Ekonomi ve Piyasalar Yazarı Erhan Aslanoğlu, küresel belirsizliğin ticaret ve yatırımlara etkisini değerlendirdi. Birleşmiş Milletler Kalkınma ve Ticaret Örgütü’nün (UNCTAD) 2024 İstatistik Kitabı, ekonomik belirsizlik artışına dair çarpıcı veriler ortaya koydu.
Belirsizlik Giderek Derinleşiyor
Küresel belirsizlik endeksi, üzerine incelemelerde bulunan Erhan Aslanoğlu, şunları kaydetti:
Küresel belirsizliği ölçen veriler Trump’ın ilk döneminden bu yana hızlı yükselişte. Ekonomi ve ekonomi dışı birçok faktör bu yükselişi destekliyor. Birleşmiş Milletler Kalkınma ve Ticaret Örgütü’nün (UNCTAD) 2024 yılı istatistik kitabı yayınlandı. Kitap beş ana değişkende 20’den fazla alt kategori ile oldukça detaylı veriler içeriyor. Yaşanan belirsizliğin ticaret ve yatırımlar üzerine etkisi raporda da net bir şekilde izleniyor.
Öncelikle dünya genelinde ihracat hacminin 2021 yılında 25 trilyon dolara ulaşmasından sonra bir düşüş olduğunu ve 24 trilyon dolar civarında seyrettiğini izliyoruz. Genel olarak baktığımızda, gelişmiş ülkelerin dış açık verdiğini, gelişmekte olan ülkelerin ise fazla verdiğini izliyoruz. Gelişmekte olan ülkelerin fazla vermesinin ana nedeninin emtia ihracatı olduğunu biliyoruz.
Bölge içi ticarette Asya ve Avrupa öne çıkıyor
Ticaretin bir başka yapısal fotoğrafı bölge içi ticarette karşımıza çıkıyor. Bu çerçevede Asya ve Avrupa başı çekiyor. Avrupa’nın ticaretinin %68’i Avrupa içerisinde gerçekleşirken, Asya’da bu oran %58 olarak gerçekleşiyor. Bunun anlamı, ihracat açısından eğer hedeflenmesi ve kaybedilmemesi gereken pazarlar aranıyorsa, adres değişmez şekilde Avrupa ve Asya olarak karşımıza çıkıyor. Afrika, Kuzey Amerika, Latin Amerika gibi bölgeler ağırlıklı bölge dışı ihracata sahip. Bunun da temel nedeni biraz önce söylediğimiz gibi emtia ihracatındaki güçlü potansiyelden kaynaklanıyor. Trump’ı kızdıracak ya da kızdıran bir başka veri bu rapora da yansıyor. Gelişmekte olan ülkelerin en büyük ihracat pazarı 1,7 trilyon dolarlık bir rakamla ABD görünüyor.
Hizmet ihracatı rakamlarına baktığımızda 2009 yılından bu yana oldukça güçlü bir yükselişin gerçekleştiğini izliyoruz. Bu yükseliş son yıllarda çok daha büyük bir ivme kazanıyor. Dünyanın en büyük hizmet ihracatçısı olan gelişmekte olan ülkelere baktığımızda, ülkemizle beraber Çin, Hindistan, Singapur ve Birleşik Arap Emirlikleri’ni görüyoruz. Ülkemizin hizmet ihracatındaki gücü turizm sektöründen kaynaklanıyor. Gelişmiş ülkeler arasında ise hizmet ihracatında öne çıkan ilk beş ülke Amerika, Birleşik Krallık, Almanya, İrlanda, Fransa olarak görünüyor.

Yaratıcı hizmet ihracatında Asya lider
Hizmet sektörüne ilişkin verinin bir başka detayı ise dijital olarak yollanabilen hizmetlerin, diğer hizmetlere göre çok daha hızlı büyüdüğü gerçeği oluşturuyor. Yaratıcı hizmet sektörleri olarak da adlandırılan bilişim, tasarım, moda, film, video, müzik, performans sanatları, yayın, araştırma geliştirme, bilgisayar oyunları gibi alanlarda ihracat artışı çok daha güçlü bir boyuta çıkmış durumda. Yaratıcı hizmet sektörü ihracatında önde gelen beş gelişmekte olan ülke Hindistan, Çin, Singapur, Brezilya ve Tayvan olarak görünüyor. Toplamda payı çok daha yüksek olan gelişmiş ülkeler arasında ise yaratıcı hizmet ihracatında İrlanda, ABD, Birleşik Arap Emirlikleri, Almanya, Hollanda ön plana çıkıyor
Doğrudan yatırımlarda bölgesel farklılaşma
Doğrudan yatırımların seyrine baktığımızda, 2015 yılından bu yana düşüş eğilimi izliyoruz. Ticaret savaşları, teknolojik gelişmelerin yarattığı belirsizlik, jeopolitik riskler küresel belirsizliği yüksek noktalara çıkarmış durumda bulunuyor. Küresel belirsizlik endekslerine baktığımızda son on yılda genelde yüksek seviyelerde bulunduğunu, inişli çıkışlı bir seyir izlese bile son dönemde çok güçlü bir artış eğiliminde olduğunu izliyoruz. Zaman zaman büyük sıfırlama olarak da adlandırılan yaşadığımız süreçte, uluslararası firmaların yatırım kararlarında çekinceli kalmaya devam ettiği izleniyor. 2024 yılında doğrudan yatırımlar bir önceki yıla göre %8 azaltarak 1.4 trilyon $ civarında gerçekleşti. Sıfırdan dediğimiz ve birçok ülkenin en çok arzu ettiği yeşil alan yatırımları da %7,1 gerileme göstermiş görünüyor. Fakat en güçlü daralma uluslararası proje finansman alanında gerçekleşiyor. Bu da artan bölgeselleşme eğiliminin ve korumacılığın bir yansıması olarak karşımıza çıkıyor. Diğer önemli bir nokta da yatırımlarda bölgesel farklılığın artmaya başlaması. AB’ye yönelik yatırımlar azalırken, Kuzey Amerika ve Afrika’ya yönelik yatırımlar artıyor. Kuzey Amerika’ya yönelik yatırımlar % 13, Kuzey Afrika’ya yönelik yatırımlar yüzde 86 artmış durumda.
Yatırımlarda aslan payı fosil yakıtların
Yeşil alan yatırımlarının dağılımına baktığımızda, ağırlığın kömür, petrol gibi fosil yakıtlarla yarı iletken ve bilişim sektörlerinde yoğunlaştığını görüyoruz. 2024 yılında gerçekleşen en büyük 10 yeşil alan yatırımınız sadece bir tanesi yenilenebilir enerji alanında Avustralya’da gerçekleşmiş, diğer dokuzu biraz önce bahsettiğimiz iki ana sektöre dağılıyor. İklim krizinin coşarak büyüdüğü bir ortamda fosil yakıt yatırımlarının bu boyutta artması hiç hayra alamet değil.