Son dönemde Türkiye ekonomisinde yaşanan gelişmeler, Türk Lirası (TL) varlıklarına olan ilgiyi artırdı. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının not artışları, risk primindeki düşüşler ve Borsa İstanbul’un rekor performansı, ekonomide pozitif bir rüzgar estiriyor.
Ekonomi Politikalarının Etkisi
Ekonomi yönetiminin kararlı adımları ve Orta Vadeli Program (OVP) hedeflerine olan bağlılık, TL varlıklarının yeniden değer kazanmasına katkı sağladı. Belirsizliklerin azalması, yatırımcı güvenini artırırken, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarından gelen olumlu sinyaller bu süreci destekledi.
Standard & Poor’s (S&P) ve Fitch Ratings, Türkiye’nin kredi notunu artırarak not görünümünü pozitif yönde değiştirdi. S&P, Türkiye’nin maliye ve para politikaları arasındaki uyumun güçlenmesini beklediklerini vurgularken, portföy girişlerinin artacağı ve enflasyonun düşeceği öngörüsünde bulundu. Bu gelişmeler, TL’ye olan talebi artırdı ve risk primlerini düşürdü.
Risk Priminde Tarihi Düşüş
Türkiye’nin beş yıllık kredi risk primi (CDS), Şubat 2021’den bu yana en düşük seviyesine gerileyerek 281,75 baz puana düştü. Bugünlerde 279,3 seviyesinde seyreden CDS, uluslararası yatırımcıların Türkiye ekonomisine olan güveninin somut bir göstergesi oldu. Bu durum, dış finansman maliyetlerini azaltırken, Türkiye’nin uluslararası piyasalarda daha cazip bir yatırım ortamı sunduğunu gösteriyor.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de TL varlıklara olan talepteki artışa dikkat çekerek, 2023’ün ilk yarısında net portföy çıkışı yaşanırken, yılın ikinci yarısından itibaren 16,8 milyar dolarlık net portföy girişi olduğunu belirtti.
Borsa İstanbul’da Rekor Serisi
Borsa İstanbul (BIST) 100 endeksi, yılbaşından bu yana yüzde 38’lik bir yükseliş kaydederek dünya genelinde en iyi performans gösteren endekslerden biri oldu. Günlük bazda yeni rekorlar kıran endeks, yatırımcılarına dolar bazında yüzde 26 oranında getiri sağladı.
Yurt dışı yerleşiklerin devlet iç borçlanma senetlerine (DİBS) ilgisi de artış gösterdi. Nisan ayı verilerine göre, yurt dışı yerleşiklerin DİBS stoku, 18 Şubat 2022’den bu yana en yüksek seviyesine ulaştı. Bu durum, TL varlıklarına olan güvenin arttığını ve Türkiye’nin borçlanma kapasitesinin güçlendiğini ortaya koydu.
Cari Açıkta ve Enflasyonda İyileşme
Türkiye ekonomisindeki olumlu hava, ödemeler dengesi ve enflasyon rakamlarında da kendini gösterdi. Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) ve Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE), nisan ayında öngörüler dahilinde gerçekleşerek dezenflasyon sürecinin kararlılıkla sürdüğüne işaret etti.
Cari açık tarafında da önemli iyileşmeler yaşandı. İhracattaki artış ve ithalattaki düşüş, cari açığın yıllık bazda 56,4 milyar dolardan 31,8 milyar dolara gerilemesine katkı sağladı. Aynı zamanda turizm gelirlerindeki yüzde 5,4’lük artış, ekonomiye destek veren diğer önemli bir unsur oldu.
Yatırımcılar İçin Yeni Fırsatlar
Ekonomideki bu gelişmeler, Türkiye’yi yatırımcılar için cazip bir destinasyon haline getirdi. Kredi derecelendirme kuruluşlarının pozitif değerlendirmeleri ve Borsa İstanbul’un performansı, Türkiye’nin finansal piyasalarının potansiyelini bir kez daha gözler önüne serdi. Analistler, bu olumlu sürecin devam etmesi halinde, kredi notlarında yeni artışların gelebileceğini belirtiyor.
Özellikle enflasyonun kalıcı olarak düşürülmesi ve cari açığın azaltılması, Türkiye’nin yatırımcı güvenini artıracak kilit adımlar arasında yer alıyor. Hükümetin dezenflasyon politikalarına olan bağlılığı ve dış finansman sağlamada elde edilen başarılar, Türk ekonomisinin geleceğine dair umutları artırıyor.
Orta Vadede Beklentiler
Ekonomistlere göre, Türkiye ekonomisindeki bu pozitif rüzgarın sürdürülebilir olması için yapısal reformlara ihtiyaç var. Özellikle büyüme ve enflasyon arasındaki dengeyi sağlamak, dış finansman olanaklarını artırmak ve gelir dağılımında adaleti tesis etmek, önümüzdeki dönemin kritik başlıkları arasında yer alıyor.
Bakan Şimşek, ekonomi politikalarının şeffaf, öngörülebilir ve kural bazlı bir yaklaşıma dayandığını vurgulayarak, TL varlıklarının daha fazla değer kazanması için gerekli adımların atılmaya devam edeceğini belirtti.
Sonuç
Türkiye ekonomisinde yaşanan bu olumlu gelişmeler, Türk Lirası varlıklarına olan güveni artırırken, uluslararası piyasalarda da dikkat çekmeye devam ediyor. Risk primindeki düşüş, borsadaki rekorlar ve cari açıkta yaşanan iyileşmeler, ekonomideki bahar havasının somut göstergeleri. Bu süreç, Türkiye ekonomisinin yeniden yükseliş dönemine girdiğinin işaretlerini veriyor.
Yatırımcıların artan ilgisi ve ekonomi yönetiminin kararlılığı, TL varlıklarının daha da değer kazanabileceğini gösteriyor. Türkiye ekonomisi, bu pozitif ivmeyi sürdürebildiği takdirde, uluslararası arenada daha güçlü bir konuma ulaşabilir.