Maalesef insanlık tarihi katliamların, acının ve gözyaşlarının tarihi… Bu bakımdan ABD tarihinin “kara lekesi”, insanlık tarihinin gördüğü en gaddar nefret gruplarından biri de Ku Klux Klan. Başta bir sosyal kulüp olarak kurulan ardından bir vahşet grubuna dönüşen bu acımasız ve gizli örgütün tarihinin ana hatlarını sizler için derledik.
Klu Klux Klan ya da kısaca KKK aralarında birçok Konfederasyon gazisinin de olduğu bir grup tarafından 1866 yılında Pulaski, Tennessee’de sosyal bir kulüp olarak kuruldu. 1867 yazında, Klan’ın yerel şubeleri genel kongrede buluştu ve “Güney’in Görünmez İmparatorluğu”nu kurdular. Eski Konfederasyon generali Nathan Bedford Forrest “imparatorluğun” ilk lideri, ya da klandaki tabirle “ulu büyücü” (grand wizard) seçildi. Klan; o kongrede “ulu ejderha”, “ulu titan” “ulu tepegöz” gibi bir hiyerarşi sistemi geliştirdi.
Kendilerine sembol olarak “yanan haç”ı aldılar. Ku Klux Klan örgütünün genel kongresiyle, Cumhuriyetçi Parti’nin Amerikan İç Savaşı sonrası radikal yeniden yapılanma politikaları zamanlama açısından çakıştı. Başkan Andrew Johnson’ın nispeten yumuşak politikaları reddedildikten sonra, geçen radikal yasaların hükümleri uyarınca Güney beş askeri bölgeye ayrıldı ve her eyaletin eski kölelere oy kullanma hakkı vermesi yürürlüğe girdi.
Siyahlar güney eyaletlerdeki valilik seçimlerinde ve hatta ABD Kongresi’ seçimlerinde zaferler kazandı. 1867 yılından itibaren, Güney’deki kamusal hayatta Afro-Amerikan katılımı son derece güçlü oldu. Ku Klux Klan bu radikal yeniden yapılanma politikalarını tersine çevirmek ve Güney’deki beyaz üstünlüğünü geri kazanmak için Cumhuriyetçi liderlere ve (siyah ve beyaz) seçmenlere karşı şiddet dolu bir yeraltı kampanyasına kendini adamıştır.
KKK, Beyaz Kamelya Şövalyeleri (Knights of the White Camelia) ve Beyaz Kardeşlik (White Brotherhood) gibi benzer kuruluşlarla beraber bu ideolojik ve ırkçı savaşı başlattılar. Kendi amaçları doğrultusunda gece saldırıları düzenliyorlardı. KKK bu dönemde sadece güney eyaletlerde etkili oldu. Özellikle de siyahların azınlıkta ya da görece az olduğu bölgelerde.
En etkin olduğu bölge ise Güney Karolina idi. Burada toplanan 500 Klan üyesi, bölge hapishanesini basarak 8 siyah mahkûmu linç ettiler. Thomas Dixon’ın 1905 yılında yayımlanan kitabı “Clansman” (Klan Adamı) ve D.W. Griffith’in 1915 yapımı “A Birth of a Nation” (Bir Ulusun Doğuşu) filmi KKK’ya yönelik romantik ve olumlu bir yaklaşım sergileyerek, örgütün canlanmasına -bilerek ya da bilmeyerek- katkıda bulundu.
1917 yılında Rusya’da Bolşevik Devrimi’nin gerçekleşmesi üzerine benzer bir komünist devrim korkusunun tetiklenmesine karşı, mitingler ve yürüyüşler düzenlediler. Ayrıca 20. yüzyılın başlarında yaşanan göç artışı da Klan’ın yeniden güçlenmesine zemin hazırladı. 1920’lerde Klan zirveye ulaştı. O dönemde üye sayısının ülke genelinde 4 -6 milyon kişi arasında olduğu tahmin ediliyor.
1970’lerden itibaren ise Neo-Nazilerle ve diğer aşırı sağcı gruplarla yakınlaştılar ve daha da izole oldular. 1990’lardan bu yana yine ABD’nin güneyinde 6 bin ila 10 bin arasında üyesi olduğu tahmin ediliyor. Sonuç olarak bu ırkçı, yabancı düşmanı, anti-semitik örgüt epey marjinal hâle gelmiş olsa dahi günümüzde de gizli olarak faaliyetlerine devam etmektedir…