Bağımsız prenslik olan Monako, Dünya’nın en küçük ikinci devletidir. (Birincisi: Vatikan) Aynı zamanda şehir devlet statüsünde olan prenslik metrekareye düşen nüfus yoğunluğu açısındansa liderdir. Akdeniz’e kıyısı olan en küçük ülke sıfatını taşıyan Monako’yu 2009’da hem de interrailde aç kalma pahasına rağmen ziyaret ettik ve doğal olarak kısa bir süre geçirdik.
Zenginliğin, sosyetenin, haşmetin başkenti olan ülke/şehir, Monte Carlo semti ve kumarhaneleriyle meşhurdur. Havalimanı olmayan kentte heliport bulunur. Bu kadar küçük bir yüz ölçümüne rağmen gelişmiş bir stadyumu, elbette devasa bir yat limanı yer alır. (Bir de küçük olanı var, karıştırılmamalıdır) Demiryolu ulaşımı gelişmiştir ve 24 saat civarında tüm Fransız şehirlerine ve Avrupa’nın her yerine bağlanır. Formula 1 pisti yoktur ancak şehir içinde koşulan Monaco Grandprix’i yarışların en önemli ayaklarındandır ve F1’e prestij katar. 36.000 civarı toplam nüfusun 25.000’i Monte Carlo semtinde yaşar.
Monte Carlo Casionusu: Ne yazılık ki Dünya’nın en meşhur casinosu için! Bina dışarıdan bayağı güzel. Giriş 20 Euro içeride de min. bet’ler oldukça yüksekmiş. -miş- çünkü tabii ki interrail bütçesiyle girmedik biz. Ne haddimize, evde James Bond filmi izleriz.
Monte Carlo (Casinolar Bölgesi): Monte Carlo Casinosunu da içine alan bölgenin adı aslında Monte Carlo. Tüm şehir bir ülke olunca semtleri de şehir oluyor. Sağlı sollu zibil gibi casino var. Çoğu da aynı kalite ve şıklıkta. Birkaçına gir çık yapabilirsiniz isteğiniz varsa.
Monaco Kraliyet Sarayı: Ülkenin önemli yapılarından. Dünyada’ki diğer saraylara göre bu küçük prenslikten hiç beklenmeyecek şekilde mütevazı bir bina. 11:45 gibi başlayan nöbet değişimi de geleneksel turistik aktivitelerden.
Cannes şehri: Film festivalleriyle meşhur, onun dışında da çok bir özelliği olmayan Cannes da buraya çok yakın bir Fransız Rivierası üyesi kent. Trenle hızla gitmenizi öneririz. (Tren ve otobüs 20 dakika sürüyor)