Donald Trump, yeniden seçilmesinin ardından, Orta Doğu politikasında kararlı bir değişikliğe işaret eden önemli atamalar gerçekleştirdi. İsrail Büyükelçiliği’ne eski Arkansas Valisi Mike Huckabee’yi ve Orta Doğu Özel Temsilciliği’ne iş insanı Steven Witkoff’u aday gösteren Trump, bölgedeki stratejisini net bir şekilde ortaya koydu. Her iki atamanın da Cumhuriyetçilerin çoğunluğunu elinde bulundurduğu Senato’dan onay alması gerekiyor.
Huckabee: Tartışmalı İsrail Görüşleriyle Bilinen İsim
Mike Huckabee, 1996’dan 2007’ye kadar Arkansas Valiliği yaptı ve 2008 ile 2016 yıllarında Cumhuriyetçi Parti’den ABD başkanlığına adaylığını koydu. Huckabee, İsrail yanlısı görüşleri ve sert söylemleriyle biliniyor. Özellikle Doğu Kudüs ve Batı Şeria konularında yaptığı yorumlar dikkat çekiyor. 2009’da Doğu Kudüs’te yaptığı bir konuşmada, İsrail’in Batı Şeria üzerindeki egemenlik hakkını savundu ve “Batı Şeria diye bir yer olmadığını” ifade etti. Aynı duruşunu 2017’de de yineleyen Huckabee, “İsrailliler Batı Şeria’da işgalci değil; topluluklar inşa ediyorlar” diyerek yerleşimleri meşrulaştıran bir bakış açısını dile getirdi.
Bu yorumlar, uluslararası toplum tarafından eleştirildi; zira Batı Şeria ve Doğu Kudüs’teki Yahudi yerleşim birimleri, uluslararası hukuka göre yasa dışı kabul ediliyor. İsrail’in bu bölgelerdeki varlığı, hem Batılı devletler hem de Orta Doğu ülkeleri arasında sürekli gerilim kaynağı olmaya devam ediyor.
Witkoff ve Ekonomik Boyut
Orta Doğu Özel Temsilcisi olarak seçilen Steven Witkoff, emlak ve finans dünyasında başarılı bir iş insanı olarak tanınıyor. Daha önce uluslararası diplomaside tecrübesi olmamasına rağmen, Trump’ın ekonomi odaklı dış politika yaklaşımını yansıtan bir atama olarak değerlendiriliyor. Witkoff’un bu rolü, Orta Doğu’daki ekonomik iş birliklerini artırma ve bölgedeki ABD-İsrail ilişkilerini ekonomik düzlemde güçlendirme amacına hizmet edebilir.
Uluslararası Tepkiler ve Senato Süreci
Bu atamalar, Washington’daki siyasi çevrelerde ve uluslararası arenada karışık tepkilere neden oldu. The New York Times, Trump’ın bu adımlarını, “İsrail yanlısı politikada kararlı bir değişim” olarak nitelendirdi. Eleştirmenler, Huckabee’nin ve Witkoff’un görevlendirilmesinin, ABD’nin Orta Doğu’daki barış çabalarını zorlaştıracağını ve Filistin-İsrail meselesini daha da karmaşık hale getireceğini öne sürdü.
ABD’nin yeni dış politik yönelimi, bölgedeki müttefikleri ve rakipleri tarafından yakından izleniyor. Özellikle Batı Şeria’daki son gelişmeler, ABD’nin İsrail’e açık desteğinin bu atamalarla daha belirgin hale geleceğini gösteriyor. 2024 yılında İsrail’in Batı Şeria’daki topraklara el koyma oranı rekor seviyelere ulaştı. İsrail insan hakları örgütü Peace Now’a göre, bu yıl 23.700 dönüm arazinin İsrail tarafından el konulduğu bildirildi. Bu rakam, hem uluslararası toplumun dikkatini çekti hem de Filistin yönetiminin tepkisini artırdı.
Huckabee’nin İsrail’deki Etkisi
Huckabee’nin İsrail Büyükelçisi olarak atanması, ABD’nin diplomatik dilinin ve söyleminin daha katı ve İsrail yanlısı bir çizgide ilerleyeceğinin göstergesi olarak değerlendiriliyor. İsrail Ordusu Radyosu’na bağlanarak kısa bir demeç veren Huckabee, “Ben politikayla uğraşmayacağım. Başkan’ın politikası ne ise o,” diyerek görevinin sınırlı bir çerçevede kalacağını ifade etti. Bu açıklama, Huckabee’nin diplomatik yaklaşımlarında sert ve tavizsiz bir çizgi benimseyeceğinin sinyalini veriyor.
Filistin Tarafından Tepkiler
Bu atamalar, Filistin yönetimi ve Arap dünyasında endişeyle karşılandı. Filistinli liderler, Trump’ın seçim döneminde yeniden gündeme getirdiği İsrail yanlısı politikaların, barış umutlarını baltalayacağını ve bölgede daha fazla gerginliğe yol açacağını belirtti. Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas’ın danışmanlarından biri, “Bu atamalar, Trump’ın Orta Doğu’daki barış sürecini tamamen göz ardı ettiğini gösteriyor,” dedi.
Trump’ın Politikası ve 2024 Seçimleri
Bu kararlar, Trump’ın 2024 seçim kampanyasındaki söylemlerini de yansıtıyor. Daha önceki yönetiminde olduğu gibi, Trump’ın Orta Doğu politikası, İsrail ile güçlü ittifakları ve Amerikan Yahudi seçmeninin desteğini kazanma çabalarını içeriyor. Trump, Washington’da yaptığı son konuşmasında, İsrail’in güvenliğini sağlamanın ve Amerikan çıkarlarını korumanın öncelikli hedefleri olduğunu belirtti.