Azerbaycan’ın Bakü kentinde 9 Kasım 2024 tarihinde başlayan COP29 zirvesi, iklim krizine karşı küresel mücadelede finansman konusunda kritik tartışmalara ev sahipliği yapıyor. Bu yılki zirvenin odak noktalarından biri, gelişmekte olan ülkelerde iklim değişikliği ile mücadeleyi desteklemek ve dayanıklılığı artırmak için gereken fonların sağlanması. İklim finansmanı, COP29’un en önemli gündem maddelerinden biri haline gelirken, dünya genelinde bu mücadelenin ne şekilde finanse edileceği sorusu zirvede en çok tartışılan konular arasında.
İklim Krizinin Finansal Boyutu
İklim değişikliğiyle mücadele etmek, sadece çevresel değil, aynı zamanda ekonomik bir meydan okuma olarak karşımıza çıkıyor. 2030 yılına kadar karbon salınımlarının azaltılması için önemli hedefler belirlenirken, bu hedeflere ulaşabilmek için gelişmiş ülkelerin ve uluslararası finans kuruluşlarının büyük yatırım yapması gerektiği vurgulanıyor. Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı Dış Politika Danışmanı Hikmet Hacıyev, Euronews’e verdiği röportajda, COP29’daki ana gündemin finansman olduğunu belirtti. Hacıyev, “Bakü’deki zirve, iklim hedeflerine ulaşmak için gerekli olan finansal desteğin artırılması için bir fırsat sunuyor” ifadelerini kullandı.
Zirvede yapılan açıklamalara göre, iklim değişikliği ile mücadele için gerekli olan fonların miktarı her geçen yıl daha da artıyor. Bağımsız bir grubun hazırladığı rapora göre, 2035 yılına kadar bu fonların toplamda 1,3 trilyon dolara (yaklaşık 44,93 trilyon Türk Lirası) ulaşabileceği tahmin ediliyor. Bu büyük meblağ, dünya genelinde özellikle gelişmekte olan ülkelerin iklim eylemleri için ihtiyaç duyduğu kaynakları sağlayabilmek adına hayati önem taşıyor.
Kayıp ve Zararlara Müdahale Fonu: Önemli Bir Adım
COP29 zirvesinde, iklim finansmanının yanı sıra, iklim değişikliğinin getirdiği kayıp ve zararlarla başa çıkabilmek için kurulan Kayıp ve Zararlara Müdahale Fonu (FRLD) da önemli bir gündem maddesi oldu. Azerbaycan’ın, bu fonun faaliyete geçmesi konusunda kaydedilen ilerlemeyi memnuniyetle karşıladığı açıklandı. Hacıyev, fonun işler hale geldiğini ve diğer ülkelerin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde tam işlevsel bir yapıya kavuşturulmasının, uluslararası toplumun iklim krizine karşı ortak bir çözüm arayışının somut bir göstergesi olduğunu belirtti.
Bu fon, iklim değişikliğinin etkilerinden en çok etkilenen gelişmekte olan ülkeler için kritik bir öneme sahip. Özellikle doğal afetler, kuraklık ve deniz seviyesinin yükselmesi gibi iklimsel değişikliklerin yol açtığı zararlarla mücadele eden bu ülkeler, uluslararası yardım ve finansman desteğine büyük ölçüde ihtiyaç duyuyor. FRLD, bu tür kayıpların ve zararın karşılanması için dünya çapında daha eşit bir dayanışma ortamı sağlamayı hedefliyor.
Uluslararası Finans Kuruluşlarının Rolü
Finansmanın sağlanmasında, uluslararası kalkınma bankaları ve finans kuruluşlarının katkıları da büyük bir önem taşıyor. Hacıyev, bu kuruluşların, iklim değişikliğiyle mücadele için belirlenen yeni finansal hedeflere yönelik çok katmanlı yaklaşımlar geliştirdiklerini vurguladı. Bu yaklaşımın, tüm ülkelerin ve tüm tarafların ortak bir sorumluluk duygusu içinde hareket etmeleri gerektiğini söyledi. Zirvede, gelişmiş ülkelerin finansal katkılarını artırması gerektiği de sıkça dile getirilen bir diğer önemli nokta oldu.
Bunun yanı sıra, finansman için gerekli olan kaynakların etkin bir şekilde kullanılması, gelişmekte olan ülkelerde iklim eylemlerini ve dayanıklılığı artıracak projelerin hızla hayata geçirilmesine olanak sağlayacak. Ancak bu projelerin hayata geçmesi için tüm tarafların işbirliği yapması gerektiği ifade ediliyor. Dünya genelinde iklim finansmanına yönelik sağlanan desteklerin artması, özellikle gelişmekte olan ülkelerin karşılaştığı finansal zorlukları aşmalarına yardımcı olacaktır.
Küresel İklim Kriziyle Mücadelede Ortak Sorumluluk
İklim değişikliği, dünya genelinde tüm ülkeleri etkileyen bir sorun olmasına rağmen, bu sorunun çözülmesi için gereken finansman ve eylemler, çoğunlukla gelişmiş ülkelerden bekleniyor. Ancak Hikmet Hacıyev’in de belirttiği gibi, bu mücadele tek bir ülkenin çabalarıyla sonuçlanamaz. “Hepimiz üzerimize düşeni yerine getirmeliyiz” diyen Hacıyev, COP29’da, tüm ülkelerin iklim hedeflerine ulaşmak için ortak sorumlulukla hareket etmeleri gerektiğini vurguladı.
Finansman, iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak ve gelecekteki felaketleri engellemek adına kritik bir bileşen olarak öne çıkıyor. Bu sebeple, dünya çapında sağlanan iklim fonlarının daha adil ve etkin bir şekilde dağılması gerekiyor. İklim değişikliğiyle mücadelede, her ülkenin ekonomik kapasitesine ve iklim hedeflerine göre adil bir finansman mekanizması oluşturulması, yalnızca çevresel sürdürülebilirlik açısından değil, aynı zamanda küresel eşitsizliği azaltma açısından da önem taşıyor.
Sonuç: İklim Değişikliğiyle Mücadele İçin Küresel İşbirliği
COP29 zirvesi, iklim değişikliğiyle mücadelede finansmanın önemini bir kez daha gözler önüne serdi. Bu zirve, sadece finansal kaynakların artırılması gerektiği değil, aynı zamanda bu kaynakların etkin bir şekilde kullanılması için işbirliği ve eşgüdüm içinde hareket edilmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Gelişmekte olan ülkeler, iklim değişikliği ile mücadelede en fazla zorlukla karşılaşan ülkeler arasında yer alırken, uluslararası toplumu bu ülkeleri desteklemek için harekete geçmeye davet ediyor. İklim finansmanı, çevresel felaketlerin önüne geçmek, küresel iklim hedeflerine ulaşmak ve sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek adına hepimizin ortak sorumluluğudur.