İspanya’nın başkenti Madrid son derece kozmopolit bir yerleşim. Krallık binalarının uzadığı caddelerde, Afrika baştan olmak üzere onlarca kökenden bir sürü yerel insan birçok turistle karışmakta ve muazzam bir kültür zenginliği sunmakta. Bunun yanı sıra tam bir başkent ve krallık şehri. Bu hava özellikle mimariye fazlasıyla yansımış. Beklentilere göre biraz soğuk bir şehir.
Özellikle Barcelona dan sonra gördüyseniz çıtayı fazla yukarıdan başlatmış oluyorsunuz. Devlet binaları ve saraylar şehrin en önemli turistik ögelerini oluşturuyor ama Madrid kesinlikle bundan fazlasını vadediyor. Madrid’te herkese göre bir şeyler var. Şehir çok büyük olsa da, turistik kısmı küçük, dolayısıyla her yeri zaten çabucak görebilirsiniz.
Ana ulaşımımız tabanvay olacak, ihtiyaç halinde metro ve otobüs ağı tüm talebi karşılayacak nitelikte ve metro hatları çok yaygın. Geceleri metrolar kapandıktan gece otobüsleri 7/24 faaliyette. Metro ve otobüslerde kullanabileceğiniz 10’lu biletler 12,20 €. Daha küçük alımlarda birim fiyat artıyor.
Palacio Real (Plaza Royal): Batı Avrupa’nın en büyük sarayı ve Madrid’in en önemli turist noktalarından biri. Bina, içindekiler, bahçeleri ve başarılı peyzajı ile görülmeye değer. Giriş 10 €.
Plaza Mayor: Bu meydan İspanyol şehirlerine has avlu şeklinde bir meydandır. Her ispanyol şehrinde bir benzeri bulunmaktadır. Oldukça geniş olan meydanda döneme göre pazarlar kurulur, sokak gösterileri yapılır. 2020 olimpiyat adaylığı konuşmasında İspanyol Prensesinin anlattığı gibi burada bir kahve içmenin keyfi paha biçilmezdir.
Chueca: Madrid’in en güzel mahallelerinden biri ve gay bölgesi olarak geçiyor. Sayısız bar ve restoran var. Güzel bir yemek ya da birkaç kadeh içki içmek için en iyi bölge. Bazı mekanlar beklediğinizden çok daha pahalı olabilir, dikkatli olmak lazım.