Turistlerin İstanbul’a geldiklerinde ilk merak edip görmek istedikleri tarihi çarşıdır Kapalıçarşı. İçinde bir Osmanlı hazinesi saklar. Birden fazla girişiyle aklımızı alır. Her girdiğimiz de kaybolduk yine… Hissi kaplatır içimizi, tam çıkamayacağız diye düşünürken ana kapılarından biri karşımıza çıkar.
Osmanlı turasıyla süslü büyülü kapıdan içeri girdiğimizde ilk hissettiğimiz şey tarih! Nice sultan ve padişahları ağırlayan Kapalı Çarşı; dünyanın en eski ve en büyük alışveriş merkezidir. Sokakların ismine baktığınızda önce size ilginç gelecektir. Aynacılar, Hasırcılar, Kilitçiler, İpekçiler, Kürkçüler, Yorgancılar, Terlikçiler gibi isimleri olan sokakların bu adı almasının Osmanlı zamanında bir anlamı vardır. Adı verilen sokaklarda sadece o meslek zanaatkârları bulunurdu ki insanlar alışverişlerini rahatlıkla yapabilsin. Pek tabi artık bu zanaatkârlar oldukça azaldı.
Kapalıçarşı içinde bulunan en güzel yer “Zincirli Han”dır. Kuyumcular Caddesi’ni takip ederseniz şimdilerde kuyumcuların atölyelerinin yer aldığı “Zincirli Han”a ulaşırsınız. Çarşı içerisinde kendine has çehresini hala muhafaza eden “Zincirli Han” tahmini olarak 18.yüzyıl sonlarında, iki katlı olarak inşa edilmiş. Söylenenlere göre, eskiden hanın odalarında ocaklar bulunuyormuş. Kuyumcu ustaları halen bu hanı kullanıyorlar. Burada bir çay molası verip Han’ın güzelliğinin keyfini çıkarabilirsiniz. “Zincirli Han”dan çıkıp, “Cevahir Bedesteni”ne geri dönmek için kullanacağınız “İnciciler Kapısı”ın üzerindeki kartal resmine dikkatlice bakmayı ihmal etmeyin. Çünkü bu resim çarşının bu bölümünün Bizans döneminden kaldığını gösteren bir semboldür.
Kapalıçarşı’nın orta bölümü Cevahir Bedesteni’dir. İlk olarak bu bedesten inşa edilmiş (Bedesten kelimesi bez satılan yer anlamına gelen ‘bezzaz’dan kelimesinden dilimize geçmiştir.). Cevahir Bedesteni eski takı meraklıları, antika eşya tutkunları ya da eski ve geleneksel bir atmosfer solumak isteyenlerin uğrak yeridir ve bu bölümün tadını aldıysanız burada gezmekten vazgeçemezsniz. Cevahir Bedesteni; İstanbul fethedildikten sonra, dini bir değer olarak görülen Ayasofya’ya gelir sağlaması amacıyla kurulmuş. Büyük Bedesten, Bedesten-i Atik ya da İç Bedesten adlarıyla da anılan Cevahir Bedesteni’nin etrafına zamanla yapılan eklerle çarşı büyüyerek bugünkü Kapalıçarşı’nın oluşmasını sağlamış. Cevahir Bedesteni etrafında birçok önemli antika mücevher dükkânı yer alır.