Dünya çapında katolik kiliselerinde cinsel istismara uğrayan mağdurlar, Vatikan’a yaptıkları çağrıda, ABD’de 2002 yılında kabul edilen sıfır tolerans politikasının küresel ölçekte uygulanması gerektiğini vurguladı. Mağdurlar, Papa Francis’in yıllardır istismara karşı sıfır tolerans çağrılarına rağmen, bu politikanın dünya genelinde etkin bir şekilde hayata geçirilmediğini ifade ediyorlar. Vatikan’dan gelen bu ses, cinsel istismar mağdurlarının, sadece ABD değil, tüm dünyadaki çocukların tacizci rahiplere karşı korunmasını istemek için bir araya gelmesiyle daha da güçlendi.
ABD’de Başlayan Sıfır Tolerans Politikası
2002 yılında, ABD’deki Katolik Kilisesi, büyük bir cinsel istismar skandalının ardından, “tek hatada dışarıda kalma” olarak bilinen sıfır tolerans politikasını kabul etti. Bu politika, kanıtlanmış ya da kabul edilmiş tek bir cinsel istismar eylemi nedeniyle rahiplerin kalıcı olarak görevden alınmasını zorunlu kılıyordu. Boston Globe gazetesinin ünlü “Spotlight” serisinin ortaya çıkardığı, Boston’daki büyük cinsel taciz skandalı, bu politikanın hızla kabul edilmesine zemin hazırlamıştı. Bu sayede ABD’deki Katolik Kilisesi, cinsel istismara karşı ciddi bir duruş sergileyerek, toplumu yeniden güven kazanma yoluna girdi.
Sıfır tolerans, bazılarının eleştirdiği ancak çoğu kişinin çocukları koruma adına önemli bir adım olarak gördüğü bir politika haline geldi. Ancak bu politika, sadece ABD sınırları içinde geçerli kaldı ve küresel çapta aynı ölçüde uygulanmadı. Kilise içindeki tartışmalar, bu politikaların genişletilmesine dair hem destek hem de güçlü bir karşı duruşu ortaya koyuyor.
Vatikan’a Küresel Sıfır Tolerans Çağrısı
Cinsel istismara uğrayan mağdurlar, Vatikan’a yönelik çağrılarında, sıfır tolerans politikasının sadece ABD ile sınırlı kalmaması gerektiğini belirttiler. Bu durum, özellikle Papa Francis’in istismara karşı sıfır tolerans için yaptığı çağrıları somut adımlara dönüştürme zamanının geldiğine dikkat çekiyor. Gemma Hickey, transseksüel bir mağdur ve Ending Clergy Abuse (Papaz İstismarı Sonlandırma) adlı kuruluşun başkanı, Papa’nın bu konuda defalarca açıklamalar yapmasına rağmen somut adımların atılmadığını söyledi. “Papa Francis’in çağrılarının etkili olması için artık sözlerin eyleme dönüşmesi gerekiyor,” diyen Hickey, dünya çapındaki mağdurların aynı korunmayı hak ettiğini vurguladı.
Hickey’nin açıklamaları, sadece ABD’deki mağdurların değil, tüm dünyadaki cinsel istismara uğramış çocukların haklarını savunan bir harekete dönüştü. Mağdurlar, küresel düzeyde, kilisenin cinsel istismara karşı net bir duruş sergilemesini bekliyorlar.
Vatikan’daki Tepkiler ve Kültürel Hassasiyetler
Ancak Vatikan içinde, sıfır tolerans politikasının küresel düzeyde uygulanması konusunda güçlü bir karşıtlık bulunuyor. Kilise yetkilileri, cezaların “orantılılık” ilkesine göre belirlenmesi gerektiğini savunuyor. Bu yaklaşım, istismarın daha az açıkça tartışıldığı kültürel hassasiyetlere sahip bölgelerde, ABD’de kalıcı görevden almayla sonuçlanacak bir eylem için daha hafif cezaların verilmesi anlamına geliyor. Kilise içindeki bazı yetkililer, her ülkenin kendi kültürel ve dini bağlamına göre bu tür suçlara yaklaşması gerektiğini öne sürüyor.
Bu bağlamda, özellikle Asya, Afrika ve Latin Amerika gibi bölgelerde, cinsel istismar suçlarının ve cezalarının ele alınma biçimi büyük bir farklılık gösteriyor. Bazı bölgelerde, cinsel istismar daha az tartışılan bir konu olduğu için, suçlu bulunan rahipler daha hafif cezalarla karşı karşıya kalabiliyor. Bu durum, sıfır tolerans politikasının küresel olarak uygulanmasının önündeki en büyük engellerden biri olarak öne çıkıyor.
Hukuki ve Toplumsal Baskılar
Sıfır tolerans politikasının ABD dışındaki kiliselerde de uygulanması gerektiğini savunan uzmanlar, bunun istismara karşı daha etkin bir yaklaşım olacağını düşünüyorlar. ABD’li kanon avukatı Nicholas Cafardi, sıfır tolerans politikasının küresel hale getirilmesinin, kilise içindeki cinsel istismar vakalarına karşı yapılabilecek en mantıklı adım olduğunu belirtiyor. Cafardi, “Bir kez bu yasa evrensel hale geldiğinde, her ülkedeki piskoposların bunu talep etmesine gerek kalmaz. Bu, basitçe kural haline gelir,” diyerek küresel çapta uygulanacak bir politikanın kilise için önemli bir adım olacağını savunuyor.
Kilise İçindeki Reform İhtiyacı
Vatikan, küresel ölçekte sıfır tolerans politikasının kabulü konusunda temkinli davranırken, özellikle son yıllarda kilise içinde reform yapılması gerektiğine dair sesler giderek daha güçlü çıkıyor. Cinsel istismara karşı sıfır tolerans politikasının sadece bir önlem değil, aynı zamanda toplumun güvenini yeniden kazanmanın bir yolu olduğu vurgulanıyor. Katolik Kilisesi’nin, bu sorunu küresel düzeyde ele alacak bir strateji geliştirmesi, sadece mağdurlar için değil, tüm dini topluluklar için bir güven oluşturma adına kritik önem taşıyor.
Sonuç: Küresel İklim Değişikliğiyle Mücadele İçin Küresel İşbirliği
Kilisenin, cinsel istismar suçlarına karşı sıfır tolerans politikasını küresel ölçekte kabul etmesi, istismara uğrayan mağdurlar için önemli bir adım olacağı gibi, Katolik Kilisesi’nin geçmişte yaşadığı skandallarla yeniden güven kazanmaya çalıştığı bir dönemde büyük bir dönüm noktası olabilir. Küresel bir politika, çocukları ve gençleri korumak adına kilisenin tüm dünyadaki adalet anlayışını şekillendirebilir. Vatikan’ın bu konuda daha fazla adım atıp atmayacağı ise zamanla netlik kazanacak.