Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın raporuna göre, 2024 üçüncü çeyreğinde Türkiye ekonomisinin net finansal pozisyon açığı GSYH’ye oranla yüzde 23,3 oldu.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 2024 yılı üçüncü çeyreğine ait “Finansal Hesaplar Raporu”nu açıkladı. Rapora göre, yurt içi yerleşik sektörlerin toplam finansal varlıkları 114 trilyon lira, yükümlülükleri ise 123 trilyon lira seviyesinde gerçekleşti. Bu dönemde Türkiye ekonomisinin net finansal pozisyon açığı, Gayri Safi Yurt İçi Hasıla’ya (GSYH) oranla yüzde 23,3 seviyesine gerileyerek, önceki çeyreğe göre 6 puan azalmış oldu.
Türkiye’nin Net Finansal Pozisyonu ve Borçlanma Eğilimleri
TCMB’nin raporunda, Türkiye ekonomisinin finansal durumu detaylı bir şekilde incelendi. Bir önceki çeyrekte GSYH’nin yüzde 0,11’i kadar net borç veren bir konumda bulunan Türkiye, bu çeyrekte GSYH’nin yüzde 3,4’ü kadar net borç aldı. Raporda, toplam ekonominin borçlu pozisyonda olduğu, hane halkı ve diğer sektörlerin finansal kuruluşlardan alacaklı, genel yönetim ve finansal olmayan kuruluşların ise borçlu konumda olduğu vurgulandı.

Sektörel Finansal Durum ve Borçluluk Oranı
Türkiye’nin finansal kuruluşları, finansal aracılık rolü gereği dengeye yakın bir net finansal pozisyon yaratırken, hane halkı finansal varlıklarının büyük bir kısmını para ve mevduat kalemleri oluşturdu. Hane halkının yükümlülükleri ise büyük oranda kredilerden oluşuyor. Öte yandan, finansal olmayan kuruluşların varlık ve yükümlülüklerinde, firmaların birbiriyle ticari işlemlerinden kaynaklanan diğer alacaklar ve borçlar dikkat çekiyor.
Türkiye’nin Borçluluk Oranı Düşük Seviyede
Raporda dikkat çeken bir diğer önemli nokta ise Türkiye’nin toplam borç seviyesinin diğer ülkelere kıyasla düşük olduğu. Kredi ve borçlanma senetleri niteliğindeki toplam borcun GSYH’ye oranı, 2024 üçüncü çeyreğinde yüzde 92 olarak gerçekleşti. Bu oran, bir önceki çeyreğe göre azalma gösterdi.
TCMB’nin finansal hesaplar raporu, Türkiye ekonomisinin borçluluk seviyelerinin uluslararası ölçütlerle karşılaştırıldığında makul düzeylerde olduğunu ortaya koyarken, sektörel analizlerle ekonominin finansal yapısının daha iyi anlaşılmasına olanak tanıdı.