Duygusal veya fiziksel şiddet eğilimi, aşırı sahiplenme, güvensizlik, kıskançlık, aldatılma şüphesi, aileler arası kültürel farklılıklar ve terk edilme korkusu gibi duygular ilişki çatışmalarının önemli sebepleridir. Terk edilme korkusu bu duygular içerisinde belki de en yoğun olanıdır. Özellikle kadınlar bu duyguyu erkeğe göre çok daha fazla yoğun yaşamaktadır.
Yoğun terk edilme korkusuna sahip birisi sevdiklerinin yaşamından çıkma tehlikesine ve ayrılık işaretlerine karşı aşırı tetikte bir haldedir. Partneri ondan uzaklaştığında veya terk ettiğinde hissettiği duygu çok yoğundur ve çok acı vericidir. Benzer tepkinin daha hafif şekli iş, yakın dostlar, sağlık, anne-baba, sevdiği bir eşyaya karşı da görülebilir. Burada yaşanan korkunun önemli birkaç sebebi vardır.
Kız çocuğu yetiştirirken ebeveynler daha çok duygu içeren kelimeler ve yüz mimikleri kullanır. Erkek çocukta ise biraz daha sert ve daha az güler yüzlü ifadeler kullanır. Kız çocuğu bir hata yaptığında verilen tepki daha çok terk küsme, fiziksel ve duygusal terk etme şeklinde iken erkek çocuğa verilen tepki korkutma ve zarar verme şeklindedir.
Sürekli duygusal terk edilişi maruz kalan çocukta ebeveyne karşı güvensizlik gelişir. Çünkü başka bir gün tekrar terk edilme ve yalnız bırakılma ihtimali vardır. Aynı güvensizlik duygusu yetişkinlikte partnere yansıtılır. Güven eksikliği diğer bir ifadeyle yalnız kalamama ve yetersizlik duygusu olarak da ifade edilebilir.
Terk edilme korkusu yaşayan kişi kendisine bağlanacak, sadık ve sürekli onunla meşgul olacak bir partner ister. Ancak paradoks olarak bu partnerin zıt özelliği olan kişilere karşı elektrik hisseder. Daha sonra da bu durumdan dolayı şikayet eder ve acı çeker. Böyle birisi partner olarak evli ya da başka bir ilişkisi olduğu için uzun vadede bir söz veremeyen birisini seçebilir. Bunun dışında uzakta yaşayan, çok fazla seyahat eden, çok fazla partner değiştiren birisini seçme olasılığı da yüksektir. İşinde çok zaman geçiren işkolik birisi ile de duygusal temas kurmak zordur.