Bizans imparatoru I. Justinianus tarafından 542 yıllarında yaptırılan bu büyük yeraltı sarnıcı, suyun içinden yükselen ve sayısız gibi görülen mermer sütunlar nedeniyle halk arasında “Yerebatan Sarayı” olarak isimlendirilmiştir. Sarnıcın bulunduğu yerde daha önce bir Bazilika bulunduğundan, Bazilika Sarnıcı olarak da bilinir.
Sarnıçın büyülü atmosferinin yanı sıra içinde mitoloji tarihinde gözlerine bakanı taşa çevirdiğine inanılan yılan saçlı, keskin dişli, dişi canavar. Gorgon kardeşlerden tek ölümlü olan Medusa’nın başının yer aldığı heykel sütun ve sarnıcın yapımında görev alan 7000 köle içinde ölenlerin anısına yapılan Ağlayan Sütun, şimdilerin dilek sütunu yer alıyor.
Yerebatan Sarnıcı’nın kuzeybatı köşesinde yer alan sembolik iki Medusa tanrıçasının baş tasvirleri vardır. Sarnıcı ziyaret edenlerin en çok ilgi gösterdiği bölümdeki bu eserlerin Yerebatan Sarnıcı’na tam olarak nasıl geldiği bilinmemektedir. Roma dönemi heykel sanatının eşsiz şaheserlerinden olan Medusa başları ters ve yan biçimde yerleştirilmiştir. Bunun nedeni de Medusa’nın özelliğinden gelmektedir. Gözlerine bakanı taşa çeviren tanrıca Medusa’nın kafası ters yerleştirilirse efsanenin oluşması önleneceğine inanılarak bu şekilde sütunların altına yerleştirilmiştir. Medusa başlarının birçok hikayesi vardır.
Başka bir hikayeye göre ise Medusa, Zeus’ un oğlu Perseus’u seviyordu. Bu arada Athena da Perseus’u sevmekte ve Medusa’yı kıskanmaktaydı. Bu yüzden Athena Medusa’nın saçlarını yılana cevirip Artık Medusa’nın baktığı herkes taşa dönüşüyordu. Daha sonda Perseus Medusa’nın başını kesmiş ve onun bu gücünden yararlanarak pek çok düşmanının yenmiştir.
Minik yer altı şehri olan Yerebatan Sarnıcı’nın altı sularla kaplıdır. Özel bir ışıklandırma kullanılarak aydınlatılan mekanın sularında balıklar gezer. Nemli bir havaya sahip olan Yerebatan Sarnıcı’nda bu tarz hava koşullarını sevmeyen insanlar için fazla durmak sakıncalıdır.