ABD’nin Güney Karolina eyaletinde, 43 Rhesus maymununun bir tıbbi laboratuvardan kaçmasının ardından yaşanan olaylar, bilimsel araştırmaların gölgesinde yıllardır süregelen hayvan hakları ihlallerini yeniden gündeme getirdi. Cumartesi günü gerçekleşen kaçış, 43 maymunun tıbbi araştırmalar için kullanıldığı Alpha Genesis tesisinden gerçekleşti. Yetkililer, bu maymunlardan yalnızca birinin sağ salim kurtarıldığını açıklarken, geri kalanlarının hala tesisi terk etmeye çalıştığı bildirildi. Bu durum, özellikle Rhesus maymunlarının yıllardır devam eden acı verici bilimsel deneyler sürecine nasıl katkı sağladığını bir kez daha gözler önüne serdi.
Rhesus maymunları, bilimsel araştırmalarda en çok kullanılan hayvan türlerinden biridir. Bu maymunlar, insanlarla genetik olarak büyük bir benzerlik gösterir. İnsan genomunun %93’ünü paylaşıyor olmaları, onları biyolojik ve davranışsal araştırmalar için ideal birer model haline getirmiştir. Özellikle tıbbi araştırmalar, organ nakli, AIDS, çocuk felci, COVID-19 ve aşı çalışmaları gibi alanlarda bu maymunlar kullanılmıştır. Bununla birlikte, Rhesus maymunlarının kullanımı sadece tıbbi araştırmalarla sınırlı kalmamış, aynı zamanda uzay çalışmaları, bilgisayar oyunları ve hatta televizyon programlarında da yer almışlardır. Ancak tüm bu deneylerin karşısında, hayvan hakları savunucuları, bu maymunların yaşadığı acıyı ve etik sorunları her zaman dile getirmiştir.
Birçok bilim insanı, Rhesus maymunlarının kullanılmasının insanlık için önemli faydalar sağladığını savunurken, hayvan hakları savunucuları bu türlerin maruz kaldığı işkenceyi ve acıyı vurgulamaktadır. 1950’lerde, çocuk felci aşısının geliştirilmesi için bu maymunların böbrekleri kullanıldı. Aynı dönemde NASA, uzay yarışında roketlerin test edilmesinde ve astronot eğitimlerinde bu hayvanları kullandı. Rhesus maymunları, 1960’larda, uzaya fırlatılan ilk canlılardan biri olarak tarih yazdı. Ancak tüm bu başarıların altında, bu hayvanların deneyler sırasında yaşadığı travmalar ve acılar bulunmaktadır.
Etkileyici gözlere sahip olan Rhesus maymunları, bilim dünyasında büyük bir yer edinmiş olsalar da, birçoğu hiç de gönüllü olarak bu çalışmaların parçası olmadılar. 1800’lü yılların sonlarından itibaren, bu maymunlar bilim insanları tarafından çeşitli araştırmalar için kullanıldı. İlk kez 1893’te, Rhesus maymunları üzerinde yapılan çalışmalar insan anatomisiyle ilgili önemli bilgiler sundu. 1925’te Carnegie Bilim Enstitüsü, bu maymunları kullanarak embriyoloji ve doğurganlık üzerine araştırmalar yapmaya başladı.
Rhesus maymunlarının bu kadar popüler olmasının bir nedeni, çok dayanıklı olmalarıdır. Diğer primat türlerine göre daha az bakım gereksinimine sahip olmaları ve zor koşullar altında hayatta kalabilmeleri, onları bilimsel deneyler için ideal hale getirmiştir. Bu hayvanlar, dünyadaki en geniş doğal yayılma alanına sahip primatlar arasında yer alır. Ancak, tüm bu kullanımın etik boyutu her zaman sorgulanmıştır. Maymunların bilimsel deneylerde kullanılması, uzun yıllardır süregelen bir tartışma konusu olmuştur.
Özellikle, 2007’de gerçekleştirilen Rhesus maymunlarının DNA analizleri, bilim dünyasında büyük bir yankı uyandırdı. Maymunların genetik yapısının insanlara çok yakın olması, onların genetik hastalıklar ve ilaç araştırmalarında kullanılmasının yolunu açtı. İnsan genomu haritalandıktan sonra, diğer hayvanların DNA’larının da çözülmesi hız kazandı. Bununla birlikte, bilim insanları Rhesus maymunlarının yaşamları üzerindeki etkilerini bir türlü göz ardı edemediler. Maymunlar, insan davranışlarını taklit edebilmeleriyle de dikkat çeker. Birçok araştırmacı, Rhesus maymunlarının sosyal zekalarını inceledi ve onların insanlarla benzer şekilde ittifaklar kurduğunu, gruplar halinde yaşadıklarını ve toplumsal kurallar geliştirdiklerini gözlemledi.
Rhesus maymunlarının bu kadar yoğun bir şekilde kullanılması, onların bilimin ve teknolojinin gelişmesine önemli katkılar yapmasını sağlasa da, aynı zamanda büyük bir etik sorunu da beraberinde getiriyor. İnsanların hayvanlar üzerindeki bu kadar yoğun ve bazen acımasız deneylere tabi tutulması, doğanın dengesini bozan ve canlıların haklarını göz ardı eden bir yaklaşım olarak eleştirilmektedir. Özellikle bu tür deneylerin arka planında yatan acı ve zararlar, dünya çapında daha fazla insanın dikkatini çekmeye başlamıştır.
Sonuç olarak, Rhesus maymunları, bilim dünyasına önemli katkılar sunmuş olsalar da, onların acı verici deneylere tabi tutulmaları, hayvan hakları konusunda büyük bir etik soru işareti bırakmaktadır. Rhesus maymunlarının özgürlükleri ve yaşam hakları, bilimin ötesinde, tüm canlıların haklarının göz önünde bulundurulması gereken önemli bir mesele haline gelmiştir.