Medya devinden büyük değişim: Doğan burda’nın Yeni yolculuğu

Ancak son gelişmelere göre, Doğan Burda Dergi’nin tamamı 10 milyon dolar karşılığında satıldı. Bu satış, Doğan Holding’in medya sektöründen tamamen çekilmesi anlamına geliyor ve Aydın Doğan’ın medya sektöründeki 45 yıllık yolculuğunu sonlandırıyor.

Medya Devi Aydın Doğan’ın Efsanevi Yolculuğunun Sonu: Doğan Burda Dergi Grubu’nun Satışı

Doğan Medya Grubu, 2018 yılında Demirören Holding’e satılmıştı ancak Doğan Burda Dergi o satışın dışında kalmıştı. Şimdi ise Alman Burda grubuna devredilerek yeni bir döneme girmiş oldu.

Bu satın alma işlemi, Türkiye medya sektöründe önemli bir değişiklik olarak değerlendiriliyor ve sektördeki dengeleri yeniden şekillendirebilecek bir adım olarak öne çıkıyor.

Doğan Şirketler Grubu Holding ve Alman Hubert Burda Media Group ortaklığıyla kurulan Doğan Burda Dergi Grubu, 10 milyon dolar karşılığında Re-Pie liderliğindeki yatırım fonu grubuna satıldı.

Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı Dr. Emre Çamlıbel’in yaptığı şirket, Türkiye’nin en büyük dergi grubu olarak biliniyordu ve 58 dergi yayımlıyordu, bu dergiler arasında lisans anlaşmalılar da bulunuyordu.

Satış işlemi, Doğan Burda Dergi tarafından Kamuyu Aydınlatma Platformu KAP’a bildirildi.

Bu satış ile birlikte, Aydın Doğan ve Doğan Holding, 45 yıl önce girdikleri medya sektöründen tamamen çekilmiş oldular. Doğan Medya Grubu’nun diğer varlıkları 2018’de Demirören Holding’e satılmıştı ancak Doğan Burda Dergi Grubu bu satışın dışında kalmıştı.

Medya Devinin Son Sayfası: Doğan Burda’nın Yeni Yolculuğu Başlıyor

Satışın detayları KAP’a yapılan açıklamada şöyle belirtildi: Doğan Şirketler Grubu Holding’in %38,22, Burda GmbH’ın %38,09 ve diğer ortakların %23,69 oranındaki hisseleri, 10 milyon dolarlık bir bedelle Re-Pie ve bağlı şirketlerine satıldı.

Satış işlemi, Rekabet Kurumu onayı dahil olmak üzere kapanış koşullarının tamamlanmasıyla sonuçlanması bekleniyor.

Aydın Doğan, Türkiye’nin en uzun süreli medya patronlarından biriydi.

1979’da Abdi İpekçi’nin öldürülmesinin ardından medyaya giren Doğan, Hürriyet, Kanal D, CNN Türk gibi önemli medya kuruluşlarını bünyesine katmıştı.

2018’de medya varlıklarını satarken, 59 yıllık iş hayatının büyük bir kısmını medya sektöründe geçirdiğini belirterek sektörden çekildiğini duyurmuştu.

Bu satış, Türkiye medya sektöründe önemli bir değişimi işaret ediyor ve Doğan ailesinin medya sahnesindeki 45 yıllık etkisi sona ermiş oldu.

Yeni ölüm kapsülü: İntiharı yüceltiyor mu? Barışçıl bir çözüm mü?

Sarco, ölüm isteyen bireylere yönelik bir seçenek olarak ortaya çıkıyor ve kullanımıyla ilgili tartışmaları da beraberinde getiriyor.

Sarco, içerisinde yer alan ötanazi ilacı sayesinde kişilere hızlı ve ağrısız bir şekilde hayatlarını sonlandırma fırsatı veriyor.

Bu teknoloji, özellikle terminolojik hastalıklar veya yaşam kalitesi ciddi şekilde bozulmuş bireyler için bir alternatif olarak değerlendiriliyor. Sarco’nun kullanımı, önceden belirlenmiş bir süreç üzerinden gerçekleştiriliyor ve kişinin kendi isteği ve kontrolü altında son anlarını yaşamasına olanak tanıyor.

İsviçre’nin bu teknolojiyi kullanarak ölüm hakkında yapılan tartışmalara yeni bir boyut kazandırması bekleniyor. Sarco’nun, bireylerin yaşam sonu tercihlerine yönelik daha fazla seçenek sunması ve bu konudaki toplumsal farkındalığı artırması umuluyor.

Barışçıl Ölüm İddiası: Dr. Ölüm’ün 3D Yazıcıyla Basılan Kapsülü Tartışmaları Alevlendiriyor

Tartışmalı ötanazi aktivisti Dr. Philip Nitschke, “Dr. Ölüm” lakabıyla bilinen ve ötanazi konusundaki çalışmalarıyla tanınan bir isim, 3 boyutlu yazıcıyla basılan ve tartışmalara yol açan yeni bir ölüm makinesi icat etti.

Ölüm Kapsülü: Dr. Ölüm’ün İcadı Tartışma Yaratıyor

Tabut benzeri bu ölüm kapsülü, ötanazi isteyen kişinin bir düğmeye basmasıyla odanın azotla dolmasını sağlıyor. Bu süreç, kişinin oksijensiz kalarak saniyeler içinde hayatını kaybetmesine neden oluyor.

Dr. Nitschke, cihazın hızlı ve acısız bir ölüm sağladığını iddia ederek, “Bu kapsül, kullanıcıların boğulma hissi, acı veya panik yaşamadan barışçıl bir şekilde hayatlarına son vermelerine olanak tanıyor” diyor.

Ölümcül cihazın lansmanının temmuz ayında yapılması planlanıyor ve hazırlıkların büyük ölçüde tamamlandığı belirtiliyor. Ayrıca, cihazla gerçekleştirilecek ilk ötanazi için bir adayın seçildiği öne sürülse de bu kişinin kim olduğu henüz açıklanmadı.

Destekli ölüm savunucusu ve Avustralyalı araştırmacı Dr. Nitschke’nin bu icadı, çeşitli gruplar tarafından büyük tepki topladı. Yaşam yanlısı grup CARE’nin yöneticisi James Mildren, “Philip Nitschke’nin cihazı çok sayıda yorumcu tarafından kınandı.

Birçok kişi bunun intiharı önemsizleştirdiğini, hatta yücelttiğini düşünüyor. İntiharın, iyi toplumların her durumda önlemeye çalıştığı bir trajedi olduğuna inanıyoruz.

İnsanlara yardım etmenin, yaşamı mahvetmeden etik yolları da var.” diyerek tepkisini dile getirdi.

İsviçre’de geçen yıl yaklaşık bin 250 kişi destekli intihar yoluyla yaşamına son verdi.

Bu rakam, destekli ölüm konusundaki tartışmaları daha da alevlendiriyor. Dr. Nitschke’nin cihazı, hem ötanazi savunucuları hem de karşıtları tarafından yoğun bir şekilde tartışılıyor.

Ötanazi hakkını savunanlar, bu kapsülün insanların onurlu bir şekilde hayatlarına son verme şansı verdiğini belirtirken, karşıtları ise bunun intiharı teşvik ettiğini ve toplumsal değerleri zedelediğini savunuyor.

Dr. Nitschke, bu yeni teknolojinin ötanazi tartışmalarında önemli bir yer edineceğini ve insanların ötanazi hakkı konusundaki farkındalığını artıracağını umuyor. Ancak, cihazın kullanımı ve yaygınlaşmasıyla ilgili etik ve yasal tartışmaların devam edeceği kesin görünüyor.

Exit mobile version