Cübbeli Ahmet Hoca: Sadece faturalarım 40-50 bin TL

Ahmet Mahmut Ünlü, kamuoyunda “Cübbeli Ahmet Hoca” olarak bilinen isim, Ekol TV’de Çağlar Cilara’nın programına konuk olarak hayat pahalılığı ve emekli maaşlarıyla ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu.

“FATURALARIM 40-50 BİN TL”

Programda, emekli maaşlarının yetersizliğine dikkat çeken Cübbeli Ahmet Hoca, “Sadece emekli maaşıyla geçinemem. Mümkün değil.” ifadesini kullanarak, günlük yaşam masraflarının yüksekliğine değindi. Kendisinin faturalarının toplamının 40-50 bin TL civarında olduğunu belirten Ahmet Mahmut Ünlü, “10 bin lirayla geçinmek mümkün değil, normal bir vatandaş için.” şeklinde konuştu.

Ayrıca, gurbetçilerden vatana destek vergisi alınmasıyla ilgili tartışmalara da değinen Ünlü, “Destek için duyuru yapılabilir ancak vatanına girenlerden para alınması doğru değil.” şeklinde görüş belirtti. Avrupa’da yaşayan insanların da ekonomik zorluklar içinde olduklarını vurgulayan Cübbeli Ahmet Hoca, bu tür vergilerin akraba ziyaretlerini zorlaştırabileceğini ifade etti.

Türkiye’de bir yemeğe 3,5 milyon TL ödedi

Dünyanın en zenginleri listesinde yer alan Jeff Bezos 500 milyon dolarlık “Koru” adlı lüks yatı ile Bodrum’a demirledi. Ege ve Akdeniz kıyılarında tatili sürdüren Bezos, ve nişanlısı, yatlarında konuk ettikleri yakın dostlarıyla önceki akşam Datça’daki D Maris Bay adlı otelin içindeki Akdeniz ve Fransız mutfağı ağırlıklı yemek sunan bir restoranda yemek yedi.

GECE SONUNDA 3,5 MİLYON TL HESAP ÖDEDİ

Bezos’un gece sonunda restorana ödediği rakam ise dudak uçuklattı. Dünyanın en zengin isimlerinden biri olan Bezos’un 100 bin Euro’ya (3,5 milyon TL) yakın bir hesap ödediği öğrenildi. 3,5 milyon TL’lik server değerindeki hesap sonrası menüde neler olduğu merak konusu oldu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı açık açık tehdit etti: Ülkeyi yönetenler aklını başına alsın

Bugün Türk-İş Genel Merkezi’nde gerçekleşen ortak basın toplantısında, Türkiye’nin önde gelen sendikalarından DİSK, TÜRK-İŞ ve HAK-İŞ’in liderleri bir araya geldi.

“İŞÇİNİN ÜZERİNDEN ELLERİNİ ÇEKSİNLER”

Toplantıda TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay, hükümete yönelik sert eleştirilerde bulundu. TÜRK-İŞ Başkanı Ergün Atalay “Kemeri sık, faizi artır, vergileri yükselt, yok bahşişten nasıl vergi alırım diye bak… Bu yetkileri bir önceki Maliye Bakanına verselerdi, o da böyle bakanlık yapardı. İşçinin üzerinden ellerini çeksinler.” dedi.

“ÜLKEYİ YÖNETENLER AKLINI BAŞINA ALSIN”

Açıklamalarının devamında eleştirinin dozunu artıran Atalay, “Yıllardır bakanlar gidip geliyor, bazı işini yapan bürokratlar harici diğer bürokratlar kendilerini istasyon, bakanları ise tren olarak görüyorlar. Sonra bu trene binip hepsini yolluyorlar. Onun için ülkeyi yönetenler de aklını başını alsın. Bizim bu haklı taleplerimize makul cevap versinler.” dedi.

Basın toplantısını takip eden bir gazeteci, Atalay’a “Peki almadıkları takdirde ne yapacaksınız?” diye sordu.

Türkiye’nin Otomotiv vizyonu: BYD yatırımıyla yeni bir çığır

Saydam, “BYD’nin bu kararının sektöre olumlu sonuçlarını en kısa sürede görmesi için elimizden gelen her türlü desteği vermeye hazırız. Sorumluluklarımızın bilincindeyiz ve bu yatırımın sektöre katkılarından memnuniyet duyacağımızı düşünüyoruz.” şeklinde konuştu.

TAYSAD Başkanı Saydam, dernek tarafından yapılan açıklamada, Türkiye’nin 27 yıl aradan sonra yeni bir otomotiv marka yatırımına kavuştuğunu vurgulayarak, bu gelişmenin sektördeki hareketliliği artıracağını belirtti.

Otomotiv Sektöründe Yeni Bir Dönem: Türkiye, BYD Yatırımıyla Güçleniyor

Saydam, “Bu önemli yatırımın ülkemizde gerçekleşiyor olması bizleri gururlandırıyor. Ancak otomotiv sektörü, adı üstünde, sürekli olarak yenilikleri takip etmeli ve daha ileriye gitmeli.

BYD Yatırımıyla Türkiye Otomotivde Dev Adım Atıyor

TAYSAD olarak, 530’dan fazla üyemizle birlikte, BYD’nin bu kararının olumlu etkilerini en kısa sürede görmesi için elimizden gelen her türlü desteği sağlamaya hazırız ve bu sorumluluğun bilincindeyiz” dedi.

Yatırımın Türkiye’yi otomotiv alanında ileriye taşıyacağını belirten Saydam, “Yüksek yerlilik oranına sahip araçlar üreterek ihracat yaptığımızda ve ikinci faz yatırımı hayata geçirildiğinde, gerçek anlamda başarılı olacağız ve tedarik sanayisi olarak üzerimize düşeni yapmış olacağız” şeklinde değerlendirme yaptı.

Emeklilik dilekçesi: Geleceğinizi şimdi belirleyin

Bu duyuruya göre, 2024 yılı içinde emeklilik dilekçesi veren bireylerin, 2025 yılında dilekçe verenlere kıyasla daha yüksek emekli aylığı alacakları açıklandı. Bu durum, özellikle emeklilik planlaması yapanlar için büyük bir önem arz ediyor.

Bu yıl emeklilik başvurusu yapacak olan vatandaşlar, yeni düzenlemeler ve hesaplamalar nedeniyle daha avantajlı bir emekli maaşı ile karşılaşacaklar. Uzmanlar, bu fırsattan yararlanmak isteyenlerin, emeklilik dilekçelerini geciktirmemelerini tavsiye ediyor.

2024 yılı içinde dilekçe verenlerin, hem mevcut ekonomik koşullardan hem de SGK ve Bağ-Kur’un yeni uygulamalarından yararlanarak daha yüksek aylıklar alması bekleniyor.

Emeklilik planlaması yapanlar için bu duyuru, karar alma sürecinde önemli bir etken olabilir. SGK ve Bağ-Kur, vatandaşların bu konuda bilgilendirilmesi ve hak kaybı yaşamamaları adına gerekli bilgilendirmeleri yapmaya devam ediyor.

Emeklilik dilekçesi vermeyi düşünenlerin, detaylı bilgi almak için SGK ve Bağ-Kur’un resmi internet sitelerini ziyaret etmeleri ve danışmanlık hizmetlerinden faydalanmaları öneriliyor.

Emeklilik Dilekçesi Tarihi: Mali Geleceğinizi Belirleyen Kritik Karar

2024 yılında emeklilik dilekçesi verenlerin, bir yıl sonra başvuru yapacak olanlara göre daha yüksek emekli maaşı alacak olmaları, bu yıl içinde emeklilik dilekçesi vermeyi düşünenler için büyük bir avantaj sunuyor. Bu fırsatı değerlendirmek isteyenlerin, zaman kaybetmeden başvurularını yapmaları önemli bir adım olarak görülüyor.

Emeklilik dilekçesi verme tarihinin emekli maaşları üzerinde ciddi etkileri bulunmaktadır. 2024 yılında emekli olmayı düşünenlerin, bu durumu dikkate alarak hareket etmeleri büyük önem taşımaktadır.

Emeklilik Dilekçesi: Maaşınızı Belirleyen Kritik Tarih

Emeklilik dilekçesi tarihine bağlı olarak belirlenen güncelleme katsayısı, farklı yıllarda emekli aylıklarında önemli değişikliklere yol açmaktadır. Örneğin, geçen yıl ile bu yıl emekli maaşları arasında ciddi farklar oluşmuştur.

Benzer şekilde, 2024 ve 2025 yılları arasında maaşlarda yüzde 30’u bulan farklar beklenmektedir.

Emekli maaşları, kişinin SGK’ye bildirilen primlerine ve çalışma süresine göre hesaplanmaktadır. Burada güncelleme katsayısı devreye girmektedir.

Aynı çalışma süresine sahip kişiler, sadece dilekçe verme tarihlerine bağlı olarak farklı emekli maaşları alabilmektedirler. Bu nedenle, emeklilik dilekçesi verme tarihi büyük bir öneme sahiptir.

2024 yılında emeklilik dilekçesi vermeyi düşünenler için hesaplamalar, yılın ilk yarısına kadar verilen oranları dikkate alarak yapılmaktadır. Öte yandan, 2025’te dilekçe verenlerin maaşları, güncellenen milli gelir ve enflasyon hızına bağlı olarak hesaplanacak ve bu da önemli miktarda emekli aylığı kaybına yol açabilecektir.

Bu nedenle, emeklilik dilekçesi verme zamanlaması, alınacak emekli maaşının miktarını önemli ölçüde etkilemektedir.

Kamu işçileri için acele emeklilik dilekçesi vermemek, kıdem tazminatı tavanı artışından dolayı avantaj sağlayabilir.

Ancak, 2024 yılında emeklilik dilekçesi vermek, hem maaş hem de tazminat açısından daha yüksek getiriler sunabilir. Bu durum, özellikle emekli maaşlarının gelecekteki enflasyon oranları ve ekonomik büyüme hızına bağlı olarak değişeceği düşünüldüğünde daha da önemli hale gelmektedir.

2024 yılı sonu itibarıyla emeklilik dilekçesi verenlerin, 2025’ten sonra dilekçe verenlere göre yüzde 34’e varan oranlarda daha yüksek emekli maaşlarına sahip olabilecekleri öngörülmektedir.

Bu nedenle, emekliliğini erteleyenler, emekli yaşamları boyunca önemli mali kayıplarla karşı karşıya kalabilirler. Bu bağlamda, emeklilik planlaması yaparken dilekçe verme tarihinin doğru belirlenmesi, finansal açıdan büyük bir fark yaratabilir.

2024 yılında emeklilik dilekçesi vermeyi düşünenlerin, güncelleme katsayısı ve ekonomik değişkenleri dikkate alarak bu kararı vermeleri, emekli maaşlarının miktarını önemli ölçüde etkileyecektir. Doğru bir zamanlama ile emeklilik dilekçesi vermek, hem kısa vadede hem de uzun vadede daha yüksek emekli maaşı elde etmeyi sağlayabilir.

Rusya’dan akaryakıt fiyatları için talimat!

Rus hükümetinden yapılan yazılı açıklamada, benzin ve motorine yönelik talebin mevsimsel etkiler nedeniyle arttığına işaret edildi.

Yakıt fiyatlarındaki artışın enflasyon oranının altında kaldığı bilgisine yer verilen açıklamada, “Novak, ülkedeki yakıt fiyatlarındaki artışın kontrol altında tutulması için Rusya Enerji Bakanlığı ve Federal Rekabet Servisi’ne talimat verdi.” ifadesine yer verildi.

Açıklamada, Novak’ın bölgelere yakıtın demir yoluyla zamanında ulaştırılması ve petrol şirketlerine tank filosu sağlanması konularının çözülmesi talimatını da verdiği kaydedildi.

Rusya‘da petrol rafinerilerinin insansız hava araçlarının saldırılarına hedef olması ve özellikle tarım sektöründe artan talep nedeniyle benzin fiyatlarında yükseliş yaşanmıştı.

Yaşanan fiyat artışları nedeniyle ülkede hükümet, zaman zaman yakıt ihracat kısıtlamalarına gidiyor.

 

Kanalizasyondan altın çıkardılar

ABD Jeoloji Araştırması’ndan Kathleen Smith liderliğindeki araştırmacı ekibi başlangıçta insan atıklarından yabancı parçacıkları çıkarmanın daha iyi yollarını bulmaya koyuldu.

Gümüş ve altını çıkarmak değil, atmak istiyorlardı. İnsan atıkları işlendikten sonra, bunların yaklaşık yarısı (ABD’de 3,5 milyon ton) ülke genelindeki çiftlikleri ve ormanları gübrelemek için kullanılıyor.

Araştırmanın birincil amacı, temizlik maddelerinde, güzellik ve hijyen ürünlerinde ve kıyafetlerde bulunarak atıklarımıza karışan metalleri, bu gübre ürününden çıkarmak ve bunların zararını önlemekti.

1 YILDA 13 MİLYON DOLAR EDİYOR

Ancak Smith, madenciler gibi düşünerek atık su arıtıcılarının zahmetlerine karşılık iki dışkı yan ürünü elde edebileceklerini söyledi: Gübre ve yeniden kullanılabilir metaller. Yakın zamanda yapılan bir araştırma da, 1 milyonluk bir şehrin her yıl 13 milyon dolar değerinde bu biyolojik katı metalleri üretebileceğini öne sürdü. Uzmanlar, insan atıklarından değerli metallerin çıkarılmasının zararlı maddelerin yer altından uzak tutulmasını ve değerli nesnelerin geri kazanılmasını sağlayacağını iddia ediyor.

Smith ve ekibi hâlâ bu metalleri çıkarmak için en iyi yöntemleri bulmaya çalışıyorlar. Smith insan atıklarının çoğunda, ticari olarak çıkarılmasının uygun olduğu düşünülebilecek kadar yüksek konsantrasyonlarda sızdırılabilir metaller bulunduğunu söyledi:

“Tarlalarda ve ormanlarda kullanabileceğimiz biyolojik atıkların miktarını sınırlayan metallerin bir kısmından kurtulabilir, aynı zamanda değerli metalleri ve diğer elementleri geri kazanabilirseniz bu herkes için kazançlı olur.”

BİRÇOK DEĞERLİ ÖZELLİĞE SAHİP

Smith ve meslektaşları, atıklardan metallerin çıkarılmasının, kurşun gibi zararlı metallerin gübrelerle çevreye salınmasını sınırlamaya, gömülmesi veya yakılması gereken zehirli kanalizasyon miktarını azaltmaya yardımcı olabileceğini savunuyor.

Smith ve ekibi, sürecin uygulanabilirliğinin vaka bazında değerlendirilmesi gerektiğini ve yerel ekonomilere değerli bir gelir artışı sağlayabileceğini söylüyor. Peki bu nasıl mümkün olabilir?

Dışkı genellikle kaçınmak istediğimiz, kokusu ve görüntüsüyle tiksindiğimiz bir madde olarak bilinir. Ancak bu doğal atık şaşırtıcı bir şekilde birçok değerli özelliğe sahip olabilir. Dışkılar, hem insanların hem de diğer memelilerin bağırsaklarında bulunan bakterilerle doludur. Bu bakteriler sindirim sistemi boyunca çeşitli besin maddelerini parçalayarak sindirim sürecine katkıda bulunurlar. Özellikle probiyotikler gibi yararlı bakteriler sindirim sağlığını korumak için önemlidir.

2 KİLOGRAM ALTIN KAZANDILAR

Dışkılar, sindirilmemiş bitkisel lifler ve diğer organik materyaller içerir. Bu nedenle tarımsal gübre olarak kullanıldığında toprak için değerli bir besin kaynağı olabilirler. Özellikle organik tarım uygulamalarında tercih edilen bir gübre çeşididir. Kanalizasyonlarda toplanan dışkılar, biyogaz üretimi için potansiyel bir kaynak olabilir. Biyogaz organik atıkların fermantasyonu sırasında elde edilen metan gazıdır ve enerji üretiminde kullanılabilir.

Şaşırtıcı bir şekilde dışkı içinde bazı değerli metaller bulunabilir. Özellikle Japonya’da bir arıtma tesisi, dışkıdan ağır metalleri çıkardı. Tesislerdeki her bir ton dışkıya karşılık, yaklaşık 2 kilogram altın geri kazanıldı. Bunun sebebinin yakınlardaki imalat işçilerinin farkında olmadan büyük miktarda metaller yutmuş olması olduğu düşünüldü.

Bu tesisler, atık su arıtımı sırasında çeşitli endüstriyel atıklardan kaynaklanan metalleri dışkıdan temizleyerek yeniden kullanıma kazandırabilirler. Bazı araştırmalar da, dışkının özellikle kil ile karıştırıldığında dayanıklı bir yapı malzemesi olabileceğini gösteriyor.

Medya devinden büyük değişim: Doğan burda’nın Yeni yolculuğu

Ancak son gelişmelere göre, Doğan Burda Dergi’nin tamamı 10 milyon dolar karşılığında satıldı. Bu satış, Doğan Holding’in medya sektöründen tamamen çekilmesi anlamına geliyor ve Aydın Doğan’ın medya sektöründeki 45 yıllık yolculuğunu sonlandırıyor.

Medya Devi Aydın Doğan’ın Efsanevi Yolculuğunun Sonu: Doğan Burda Dergi Grubu’nun Satışı

Doğan Medya Grubu, 2018 yılında Demirören Holding’e satılmıştı ancak Doğan Burda Dergi o satışın dışında kalmıştı. Şimdi ise Alman Burda grubuna devredilerek yeni bir döneme girmiş oldu.

Bu satın alma işlemi, Türkiye medya sektöründe önemli bir değişiklik olarak değerlendiriliyor ve sektördeki dengeleri yeniden şekillendirebilecek bir adım olarak öne çıkıyor.

Doğan Şirketler Grubu Holding ve Alman Hubert Burda Media Group ortaklığıyla kurulan Doğan Burda Dergi Grubu, 10 milyon dolar karşılığında Re-Pie liderliğindeki yatırım fonu grubuna satıldı.

Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı Dr. Emre Çamlıbel’in yaptığı şirket, Türkiye’nin en büyük dergi grubu olarak biliniyordu ve 58 dergi yayımlıyordu, bu dergiler arasında lisans anlaşmalılar da bulunuyordu.

Satış işlemi, Doğan Burda Dergi tarafından Kamuyu Aydınlatma Platformu KAP’a bildirildi.

Bu satış ile birlikte, Aydın Doğan ve Doğan Holding, 45 yıl önce girdikleri medya sektöründen tamamen çekilmiş oldular. Doğan Medya Grubu’nun diğer varlıkları 2018’de Demirören Holding’e satılmıştı ancak Doğan Burda Dergi Grubu bu satışın dışında kalmıştı.

Medya Devinin Son Sayfası: Doğan Burda’nın Yeni Yolculuğu Başlıyor

Satışın detayları KAP’a yapılan açıklamada şöyle belirtildi: Doğan Şirketler Grubu Holding’in %38,22, Burda GmbH’ın %38,09 ve diğer ortakların %23,69 oranındaki hisseleri, 10 milyon dolarlık bir bedelle Re-Pie ve bağlı şirketlerine satıldı.

Satış işlemi, Rekabet Kurumu onayı dahil olmak üzere kapanış koşullarının tamamlanmasıyla sonuçlanması bekleniyor.

Aydın Doğan, Türkiye’nin en uzun süreli medya patronlarından biriydi.

1979’da Abdi İpekçi’nin öldürülmesinin ardından medyaya giren Doğan, Hürriyet, Kanal D, CNN Türk gibi önemli medya kuruluşlarını bünyesine katmıştı.

2018’de medya varlıklarını satarken, 59 yıllık iş hayatının büyük bir kısmını medya sektöründe geçirdiğini belirterek sektörden çekildiğini duyurmuştu.

Bu satış, Türkiye medya sektöründe önemli bir değişimi işaret ediyor ve Doğan ailesinin medya sahnesindeki 45 yıllık etkisi sona ermiş oldu.

Edirne iş dünyası buluşması: OVP’nin güncellenmesi

Yılmaz, “Temmuz ve Ağustos enflasyonları açıklandığında, yıllık enflasyonda çok daha hızlı bir gerileme göreceğiz.

Temmuzda özellikle enflasyonun 60’lar civarına, Ağustosta ise 50’ler civarına ineceğini öngörüyoruz,” ifadelerini kullandı.

Ayrıca, ülkenin kredi risk primi konusunda da önemli bilgiler veren Yılmaz, “CDS olarak bilinen 5 yıllık ülke risk primimizde geçen yılın Mayıs ayına kıyasla çok ciddi bir düşüş yaşandı.

Geçen yılın ortalarında 700 baz puan seviyelerine kadar çıkmış olan risk primimiz, bugün itibariyle 270 baz puan seviyesine kadar gerilemiş durumda,” şeklinde konuştu.

Yılmaz’ın bu açıklamaları, enflasyonla mücadele kapsamında atılan adımların etkili olduğunu ve ülke ekonomisinde olumlu gelişmelerin yaşandığını göstermesi açısından önemli bulunuyor.

Enflasyonun düşüş eğiliminde olması, hem tüketiciler hem de yatırımcılar için olumlu bir hava yaratırken, ülkenin risk primindeki düşüş de uluslararası piyasalarda Türkiye’nin güvenilirliğinin arttığına işaret ediyor.

Yılmaz, Edirne Ticaret ve Sanayi Odası’nda (ETSO) düzenlenen Edirne İş Dünyası Buluşması’nda yaptığı konuşmada, geçen yıl hazırlanan Orta Vadeli Program’ın (OVP) yerel ve merkezi düzeyde katılımcı bir anlayışla tüm tarafları kapsayacak şekilde oluşturulduğunu hatırlattı.

Eylül ayında OVP’yi güncelleyeceklerini belirten Yılmaz, bu güncellemeyi ana çerçeve ve politikaları koruyarak, Türkiye ve dünyadaki gelişmeler ışığında yapacaklarını kaydetti.

Geçen yıl dünya ekonomisinde bir miktar toparlanma olduğunun ve büyümenin yüzde 3 seviyelerine ulaştığının altını çizen Yılmaz, “Bu yıl da büyümenin yüzde 3’ü birazcık geçmesi bekleniyor.

Hala yüzde 3,6’nın oldukça altında bir dünya büyümesi söz konusu. Bir taraftan da dünyada rekabet artmış, bloklaşmalar artıyor, ticari rekabet kızışmış durumda. Korumacılık eğilimlerinin güçlendiğini görüyoruz.

Eskisi kadar ticaretin rahat bir şekilde geliştiği bir ortam olmadığını da ifade etmek isterim” değerlendirmesinde bulundu.

Yılmaz, Türkiye’nin bu şartlar altında büyümede oldukça iyi bir performans gösterdiğini belirterek, “Türkiye, 2020-2022 büyüme döneminde gerçekten önemli bir büyüme performansı sergiledi.

2023’te de yüzde 4,5 gibi bir büyümemiz oldu. Bu yıl da yüzde 4 civarında bir büyüme bekliyoruz OVP’de. Yine dünyanın üstünde bir büyüme performansı bekliyoruz. İlk çeyrekte 5,7 gibi bir büyümemiz oldu. Bundan sonraki dönemde de belli bir seviyede büyüyerek bu hedeflere ulaşacağız. Ülkemiz, dünyanın önemli bir ekonomisi” dedi.

Dezenflasyon Sürecine Girdik

Temel önceliklerinin enflasyon olduğunu vurgulayan Yılmaz, “Orta Vadeli Program; bir yıllık bir programdan bahsetmiyoruz, 3 yıllık bir program.

Birinci yıl geçiş süreci olacak dedik. İkinci yıl dezenflasyon süreci, üçüncü yıl kalıcı fiyat istikrarı dönemi. Geçtiğimiz mayıs ayı itibarıyla geçiş sürecini tamamlamış olduk, dezenflasyon sürecine girdik” diye konuştu.

Yılmaz, haziranda aylık enflasyonun 1,64 geldiğini belirterek, şunları kaydetti

“Yıllık enflasyon ise 3,8 puan azalarak 71,6 oldu. Temmuz ve ağustos enflasyonları geldiğinde yıllık enflasyonun çok daha hızlı bir şekilde gerileyeceğini öngörüyoruz.

Temmuzda özellikle 60’lar civarına, ağustosta 50’ler civarına inen bir enflasyon bekliyoruz. Daha sonra bu mücadelemiz devam edecek. Yılın ikinci yarısında enflasyonda hızlı bir gerilemeyi hep birlikte göreceğiz. Ama işimiz bitecek mi? Bitmeyecek elbette.

Tek haneli rakamlara ulaşıncaya kadar bu mücadeleyi sürdürmemiz gerekiyor. Gelecek sene yüzde 20’nin altını, 2026’da ise tek haneli rakamları hedefliyoruz. Bu Orta Vadeli Program, sabır ve kararlılık gerektiren bir program. Devlet, millet, iş dünyası, kamu hep birlikte bu programı sahiplenip hayata geçirmemiz çok önemli.”

Cari Açıkta İyi Bir Performans Sergiliyoruz

Cari açık konusunda çok iyi bir performans gösterdiklerini kaydeden Yılmaz, geçen yıl cari açığın milli gelire oranının yüzde 4 civarında olduğunu belirtti.

Bu yıl OVP tahminlerinin, yüzde 3’lere düşmesi şeklinde olduğunu söyleyen Yılmaz, “Şu anda 2,5’ler civarında görünüyor. 2’lere kadar düşme ihtimali var cari açığımızın. Bu çok güzel, çok olumlu bir durum. Burada ihracatımızın ciddi katkısı var. Geçen sene ihracatımız 255,4 milyar dolar olarak gerçekleşti.

Bu yıl inşallah bunu daha da artıracağız. Haziran ayında yıllıklandırılmış 12 aylık ihracat 258 milyar dolar civarında, yıl sonunda bunun 260 milyar dolarların üstünde gerçekleşmesini bekliyoruz” ifadelerini kullandı.

İstihdamda Olumlu Gidişat

İstihdamda da makro düzeyde olumlu bir gidişat olduğuna değinen Yılmaz, “Geçen yıl sonunu 9,4 ile kapattık. Tek haneli işsizlikle ve istihdam edilenlerin sayısı 31,6 milyona ulaşmıştı geçen yıl. Bu yıl nisan ayında bu rakam işsizlik oranı yüzde 8,5’e kadar gerilemiş durumda.

Genç işsizliği yüzde 14,5’e kadar düştü. İlk istatistik bu konuda 2005 yılında yapılmıştı. O tarihten bu yana genç işsizliği en düşük seviyesine gerilemiş durumda. Yine kadınlarda işsizlik oranı bir önceki yıla göre yaklaşık 2,9 puan azalarak 11,1’e kadar geriledi. Bu da sevindirici. Giderek kadınların iş gücünde daha fazla yer aldığını görüyoruz” dedi.

Mali Piyasalarda İyileşme

Yılmaz, “Mali piyasalarımızda da risk göstergelerinin düştüğünü görüyoruz. Özellikle Merkez Bankamızın rezervlerinde çok olumlu bir gidişat var. Geçen yıl mayısta 98,5 milyar dolara kadar düşmüştü rezervlerimiz. 28 Haziran itibarıyla yaklaşık 143 milyar dolar seviyesine yükselmiş durumda. Swap hariç net rezerv dediğimiz rakam da yine oldukça iyi bir yere gelmiş durumda” ifadelerini kullandı.

Rezervlerin güçlenmesinin önemli olduğunu söyleyen Yılmaz, şu bilgileri paylaştı

“CDS denen 5 yıllık ülke risk primimizde geçen yılın mayıs ayına göre çok ciddi bir düşüş var. Geçen yılın ortalarında 700 baz puanlara kadar çıkmıştı, bugün geldiğimiz noktada 270 baz puana kadar gerilemiş durumda. Bu CDS niye önemli? Dış dünyadan kamu veya özel sektör olarak borç para aldığınızda, döviz bazlı kaynak kullandığınızda CDS ne kadar yüksekse faiz oranınız da o kadar yüksek oluyor. Borçlanma maliyetimiz yükseliyor. CDS’ler düştüğünde borçlanma maliyetleriniz de düşmüş oluyor. Bu çok önemli. 1 puanı bile çok kıymetli. Bu da ülkemizin dış dünyadan kaynak kullanımında maliyetleri aşağıya çekmiş durumda.”

Kur Korumalı Mevduat Azaltılıyor

Kur Korumalı Mevduat’la ilgili de açıklamalarda bulunan Yılmaz, “O günün şartlarında bir ihtiyaçtı. Şu anda artık o ihtiyaç kalmadı diyoruz ve Kur Korumalı Mevduat’tan aşama aşama, finansal piyasalarda da istikrarsızlığa yol açmadan bu mevduatı azaltıyoruz.

Geçen yıl 3 trilyon 408 milyar TL’ye kadar yükselmişti. Bu da 126,4 milyar dolara denk geliyordu. 28 Haziran itibarıyla 2 trilyon TL civarına düşürmüş durumdayız. Bu da 62 milyar dolara denk geliyor. Yani dolar bazında bakarsanız, yarı yarıya, yüzde 50’sini azaltmış durumdayız. Bu azalış seyri de devam edecek” şeklinde konuştu.

Deprem Harcamaları Bütçeyi Etkiliyor

Bir ülkenin bütçesinin disiplin ve risk göstergeleri açısından çok önemli olduğuna dikkati çeken Yılmaz, geçen yıl depremle tarihin en büyük felaketinin yaşandığını hatırlattı.

“Birçok ilimizi, 14 milyon insanımızı etkileyen bir afet yaşadık. Bazı ülkelerin nüfusundan, coğrafyasından büyük bir alanda, büyük bir afet yaşadık” diyen Yılmaz, şunları kaydetti:

Acil müdahaleler bitti ama asıl işimiz şimdi kalıcı şekilde bu bölgelerimizi rehabilite etmeye çalışıyoruz.

Kalıcı konutları inşa ediyoruz. Bozulan, tahrip olan, ulaşımından enerjisine altyapıları yapıyoruz. Bir taraftan da o bölgelerimizin sosyoekonomik kalkınmasını gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Burada 104 milyar dolar gibi toplam bir maliyetle karşı karşıyayız.

Sadece bu sene merkezi yönetim bütçemizden deprem bölge çalışmaları için ayırdığımız kaynak 1 trilyon 30 milyar civarında. Muazzam bir kaynak ayırıyoruz, geçen sene de bunu yaptık.

2023 yılında bütçe açığının milli gelire oranı yüzde 6,4 olacak demiştik ama daha iyi bir performans gösterdik. Gerçekleşme yüzde 5,2 oldu. Deprem harcamalarını çıkarırsanız, bu açık 1,6’ya düşüyor. Bu açığı 5,2’ye çıkaran deprem harcamalarımız.

Maalesef 3,7 civarında milli gelirimize oranla deprem harcaması yapıyoruz. Bu da bütçe açığımızı yukarı taşıyor. Buna rağmen aldığımız tedbirlerle bütçe açığını belli limitler içinde tutuyoruz.

Bu sene de yine OVP’de 6,4 hedef koymuş durumdayız açık olarak ama gerçekleşme yine geçen sene gibi inşallah yüzde 5’ler civarında olacak. Bunun için gayret ediyoruz, harcamalara dikkat ediyoruz, daha verimli bir şekilde kaynakları kullanmaya çalışıyoruz. Hem de kamunun gelir tarafına bakıyoruz.

Bu sene en ağır yük; gelecek yıldan itibaren bu yük düşmeye başlayacak. Neredeyse yarı yarıya yükümüz azalacak. Gelecek yıldan itibaren daha rahat bir bütçe perspektifi oluşturacağız. Güçlü ve istikrarlı bir yönetimimiz var ve bu ağır yükün altından kalkıyoruz. En gelişmiş ekonomiler dahi böyle bir şokla karşılaşsa mutlaka etkilenirler.

Son dönemde yapılan çalışmalarla Türkiye’nin kredi notunun artma eğilimine girdiğini belirten Yılmaz, ülkenin gri listeden çıktığını hatırlattı.

Yılmaz, finansal piyasaların çok daha güçlü hale geldiğini, kredi derecelendirme kuruluşlarının da bu risklerin azaldığını tespit edip Türkiye’nin kredi notlarını yükseltme eğiliminde olduğunu kaydetti.

Amaçlarının, bir taraftan fiyat istikrarını sağlamak, diğer yandan da yatırımları, üretimi, istihdamı, ihracatı göz ardı etmemek olduğunu vurgulayan Yılmaz, kalkınma stratejisiyle istikrar programını eş zamanlı şekilde sürdürmek istediklerini ifade etti.

Kripto parada büyük vurgun! Çalınan miktar açıklandı

Blok zinciri analizinde uzman şirket TRM, 2024’ün ilk altı ayında bilgisayar korsanları tarafından çalınan kripto para miktarını açıkladı.

2023’E KIYASLA İKİ KAT DAHA FAZLA ÇALINDI

TRM’nin tehdit istihbarat ekibinden alınan son rakamlara göre, 2023’ün aynı dönemine kıyasla 2024’ün ilk yarısında hack ve istismarlarda iki kat daha fazla para çalındığını ortaya koyuldu.

YÜZDE 150 DAHA FAZLA SALDIRI OLDU

2024’ün ilk altı ayının her birinde, 2023’ün ilgili aylarına kıyasla daha fazla para çalınmıştır ve saldırı miktarı ise yüzde 150 daha büyüktür.

Bilgisayar korsanları 24 Haziran 2024’e kadar 1,38 milyar ABD doları çaldı; bu rakam geçen yılın aynı döneminde 657 milyon ABD dolarıydı.

Siber suçlular tarafından çalınan özel anahtarlar veya adres zehirleme (yani saldırganların sahte işlem geçmişleri oluşturmak için kurbanın cüzdanına küçük miktarlarda kripto para göndererek kullanıcıların kafasını karıştırıp gelecekteki işlemlerde yanlış adrese para göndermelerini sağlama taktiği) yer alıyor.

300 MİLYON DEĞERİNDE BITCOIN ÇALINDI

Mayıs ayında, bir Japon kripto para borsası olan DMM Bitcoin, 2024 yılında şimdiye kadarki en büyük saldırıya maruz kaldı.

Bu saldırı, o sırada 300 milyon ABD Dolarının üzerinde bir değere sahip olan 4.500 BTC’nin çalınmasıyla sonuçlandı.

KRİPTO PARALAR NASIL KORUNUR?

Kripto projeleri, düzenli güvenlik denetimleri, sağlam şifreleme, çoklu imza cüzdanları ve güvenli kodlama uygulamaları gibi çok katmanlı bir savunma stratejisi uygulayarak kendilerini saldırılardan ve istismarlardan koruyabilir.

Exit mobile version