TUSAŞ, 100. helikopteri teslim etti!

Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TUSAŞ) tarafından üretilen T-70 Genel Maksat Helikopteri, düzenlenen bir törenle Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na teslim edildi. Bu teslimat, TUSAŞ’ın Türk Silahlı Kuvvetleri’ne teslim ettiği 100. yerli üretim helikopter olarak kayda geçti. Daha önce de T129 ATAK helikopteri gibi önemli projelerde yer alan TUSAŞ, bu başarıyı sürdürmeye devam ediyor.

TUSAŞ Genel Müdürü Demiroğlu’ndan Anlamlı Mesaj

Teslimat töreninde konuşan TUSAŞ Genel Müdürü Mehmet Demiroğlu, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ülkenin ve dünyanın çeşitli yerlerinde yaptığı hizmetlere vurgu yaparak, “Silahlı kuvvetlerimiz, Türkiye’nin ve dünyanın birçok yerinde bizleri korumak için canla başla çalışıyor. Bunu vatani görevleri olarak yapıyorlar. Bizler de bunları vatani görev olarak yapıyoruz, yapacağız, yapmaya devam edeceğiz,” ifadelerini kullandı.

Lisans Sorunu ve Üretim Planları

TUSAŞ tarafından Sikorsky S-70 helikopterinin lisansı altında üretilen T-70 Genel Maksat Helikopteri projesi, Türk güvenlik güçlerine 109 adet teslimat yapılmasını hedefliyor. Ancak, yaşanan lisans sorunları nedeniyle bu sayı şu an için 38 adetle sınırlı kaldı. Lisans sorunlarının çözümü için çalışmalar devam etmekte olup, bu süreçte teslimatlara da hız kesmeden devam ediliyor.

T70 Projesi’nin Detayları

T-70 Genel Maksat Helikopteri Projesi, TUSAŞ’ın ana yükleniciliğinde ve Sikorsky, ASELSAN, TEI, Alp Havacılık gibi firmaların alt yükleniciliğinde yürütülüyor. Proje kapsamında TUSAŞ, helikopterin ana parçalarının üretimi, montajı, testleri ve entegre lojistik desteğini sağlarken; ASELSAN aviyonik sistemlerin geliştirilmesi ve entegrasyonu ile Sikorsky ile birlikte helikopter kokpiti geliştirilmesini üstleniyor. TEI, T700 motorunun üretimini gerçekleştirirken, Alp Havacılık ise iniş takımları, dişli kutusu ve dinamik parçaların üretimi ile montajını yapıyor.

Türkiye’nin Hava Gücüne Katkı

T70 Genel Maksat Helikopteri, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yanı sıra Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Özel Kuvvetler Komutanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Orman Genel Müdürlüğü gibi birçok kritik kuruma teslim edilecek. Bu projeyle, Türkiye’nin hava savunma ve operasyonel kapasitesinin önemli ölçüde artırılması hedefleniyor.

Türkiye’nin Yeni Hava Savunma Kalkanı: Çelik Kubbe Sistemi! Çelik Kubbe Nedir, Nasıl Çalışacak?

Çelik Kubbe Katmanlı Hava Savunma Sistemi‘ne ilişkin karar, bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında gerçekleştirilen Savunma Sanayii İcra Komitesi (SSİK) toplantısında alındı. Toplantı sonrası yapılan açıklamada, yerli ve millî olarak geliştirilen bu projeyle Türkiye’nin hava savunma altyapısının önemli bir adım daha attığı vurgulandı.

Ağ Yapısında Entegrasyon ve Yapay Zeka Desteği

Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan açıklamada, “Katmanlı hava savunma sistemlerimiz ile tüm algılayıcı ve silahlarımızın bir ağ yapısı altında birbirleriyle entegre çalışması, ortak hava resminin oluşturulması, gerçek zamanlı olarak harekât merkezlerine ulaştırılması ve yapay zeka destekli olarak karar vericilere sunulmasını temin eden yerli ve millî olarak geliştirmekte olduğumuz ÇELİK KUBBE Projesi karara bağlanmıştır,” ifadelerine yer verildi.

Çelik Kubbe: Sistemler Sistemi

Çelik Kubbe, Türk savunma sanayii tarafından geliştirilen çok katmanlı bir hava savunma sistemidir. Bu sistem, KORKUT, HİSAR-A+, GÖKDEMİR, GÖKER, GÖKBERK, HİSAR-O+ ve SİPER gibi farklı hava savunma sistemlerini entegre ederek, kapsamlı bir koruma sağlayacak. Ayrıca, radar ve elektro-optik sistemler gibi hedef tespit, teşhis ve sınıflandırma görevlerini üstlenen alt sistemler de Çelik Kubbe’nin bir parçası olarak görev yapacak.

Çelik Kubbe’nin İlk Üyesi: KORKUT C-RAM

Çelik Kubbe Sistemi’nin geliştirme çalışmaları sürerken, paralel olarak test faaliyetleri de devam ediyor. Bu süreçte KORKUT Hava Savunma Top Sistemi, C-RAM (Roket, topçu, havan mühimmatına karşı hava savunma) görevlerini başarıyla yerine getirebileceğini kanıtladı. ASELSAN tarafından geliştirilen ve Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından 2016 yılından beri aktif olarak kullanılan KORKUT, son yapılan testlerde C-RAM kategorisindeki bir hava hedefine karşı etkili bir şekilde angajman gerçekleştirerek, bu görevdeki başarısını teyit etti.

ASELSAN’ın Çelik Kubbe Projesi: Türkiye’nin Hava Savunma Alanındaki Beyni

Çelik Kubbe, radar, füze, fırlatma sistemleri, haberleşme modülleri ve komuta kontrol istasyonları gibi birçok bileşeni barındıran bir sistem olarak, Türkiye’nin hava savunma alanındaki en önemli projelerden biri olmayı hedefliyor. Bu sistem, Türkiye’nin hava sahasını yüksek teknoloji ve yapay zeka destekli bir yaklaşımla koruyacak.

Savunma Sanayii İcra Komitesi’nin Diğer Kararları

SSİK toplantısında, Çelik Kubbe’nin yanı sıra havacılık ve uzay projeleri, uzaya erişim yeteneği, Milli Muharip Uçak KAAN, mini insansız hava ve deniz araçları projeleri gibi birçok savunma ve teknoloji projesi de ele alındı. Ayrıca, savunma sanayiinde millî yetkinliklerin geliştirilmesine yönelik yeni adımlar atılması kararlaştırıldı.

ASELSAN’dan 34 milyon dolarlık imza

Türkiye’nin en büyük savunma sanayi şirketlerinden biri olan ASELSAN, 34,3 milyon dolar tutarında ihracat sözleşmeleri imzaladı.

Şirket tarafından Kamuyu Aydınlatma Platformu’nda (KAP) yapılan açıklamada, “ASELSAN, uluslararası bir müşterisinin son kullanımı için deniz platformlarına faydalı yükler içeren toplam 34,3 milyon ABD doları tutarında ihracat sözleşmeleri imzalamıştır.” denildi.

Büyük başarı: Savunma sanayiinde ilk 100’e 5 Türk şirketi girdi!

Türk savunma sanayii, Defense News Top 100 listesinde dikkat çekici bir başarı elde etti. Bu yıl listeye giren 5 Türk şirketi, sıralarını yükselterek önemli bir başarıya imza attı. Listenin en üst sırasında yer alan Türk şirketi ASELSAN, geçen yıla göre 5 sıra yükselerek 42. sıraya yerleşti. TUSAŞ 50. sırada, Roketsan 71. sırada, Makine ve Kimya Endüstrisi (MKE) 84. sırada ve ASFAT ise 94. sırada yer aldı. MKE, bu yıl listeye ilk kez girme başarısını gösterdi.

Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün, Türk savunma sanayisinin büyümeye devam ettiğini vurgulayarak, “Türkiye savunma sanayii alanında dünyada ilk 100 listesinde 5 ve üzeri şirketi bulunan 5 ülkeden biri oldu” dedi.

Dünyanın En Büyük Savunma Şirketleri

Listenin ilk 10 sırasına bakıldığında, ABD’li savunma şirketleri öne çıkıyor. Lockheed Martin zirvede yer alırken, onu Aviation Industry Corporation of China ve RTX izledi. Northrop Grumman, General Dynamics ve Boeing ilk 6’da yer alan diğer önemli şirketler oldu. İlk 10’da ayrıca BAE Systems, China State Shipbuilding Corporation Limited, China North Industries Group Corporation Limited ve L3Harris Technologies gibi şirketler de bulunuyor.

Savunma Sanayii Ekosistemi ve Türkiye’nin Uluslararası Başarısı

Haluk Görgün, Türkiye’nin savunma sanayii ekosisteminin geniş, nitelikli ve dinamik olduğunu belirterek, Türkiye’nin bu başarılarının arkasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın desteği ve Türk mühendislerinin yoğun emeği olduğunu ifade etti. Görgün, “Savunma sanayi ekosistemi olarak, başarılarımıza her geçen gün yeni başarılar eklemeye devam edeceğiz” dedi.

ASELSAN büyük hedefini açıkladı

ASELSAN Genel Müdürü Ahmet Akyol, 2030 yılına kadar dünya çapında savunma sanayisi alanında ilk 30 şirket arasına girmeyi hedeflediklerini belirtti. Akyol, şirketin yüksek teknoloji yeteneklerini ihracat ile buluşturma çabası içinde olduklarını vurguladı.

Farnborough Uluslararası Havacılık Fuarı’na ilk kez katılan ASELSAN, burada askeri ve sivil hava platformu sistemlerini sergiledi. Akyol, ASELSAN’ın elektronik sistemler alanında çözümler sunan ve kara ve deniz platformlarında başarılı ürünler teslim eden bir şirket olduğunu belirtti.

TÜRKİYE BÜYÜK GELİŞMELER YAŞIYOR

Son yıllarda Türkiye’nin havacılık alanında önemli gelişmeler kaydettiğini vurgulayan Akyol, ASELSAN’ın helikopterlerden uçaklara, İHA’lardan milli uydulara kadar geniş bir yelpazede elektronik sistemler sağladığını ifade etti.

Akyol, Farnborough Fuarı’nda 6 teknoloji alanında 50’den fazla ürünü sergilemeyi planladıklarını dile getirerek, aviyonik sistemlerden elektronik harp çözümlerine, elektro-optik kameralardan radar sistemlerine kadar çeşitli ürünlerinin sektördeki önemine değindi.

BÜYÜMEYE ODAKLANDIK

ASELSAN’ın yüksek teknoloji üretimiyle Türkiye’ye stratejik ve ekonomik katkı sağladığını belirten Akyol, şirketin uluslararası işbirliklerini artırdığını ve ihracatla birlikte büyümeye odaklandıklarını ifade etti. Akyol, ASELSAN’ın bugün itibarıyla 2,5 milyar dolarlık yıllık gelirle dünyanın 47. büyük savunma sanayi şirketi olduğunu ve 2030 hedeflerine ulaşmak için çeşitli stratejik adımlar attıklarını belirtti.

Şirketin faaliyetlerinin odak noktasında nitelikli insan kaynağının bulunduğunu vurgulayan Akyol, ASELSAN’ın genç ve dinamik çalışan kadrosuyla geleceğe yatırım yaptığını, ayrıca üniversite öğrencilerine staj ve eğitim imkanları sunduklarını açıkladı.

Bir başarı daha! ABD ambargo uyguladı, Türkiye kendisi yaptı

Teknopark Ankara’da faaliyet gösteren ARTI Endüstriyel Elektronik, savunma ve endüstriyel elektronik sistemleri için geliştirdiği özel tasarımların seri üretim, teknik destek, onarım ve bakımını gerçekleştiriyor.

ARTI, sahip olduğu bu yeteneklerle savunma sanayisindeki millileştirme projelerine katkı sağlıyor.

Üretim ve Teknik Servis Müdürü Aslı Büşra Demirbaş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 10 yılı aşkın süredir bu görevi üstelendiğini, şirketin de 1995 yılından bu yana AR-GE tabanlı olarak güç elektroniği çözümleri ürettiğini söyledi. Demirbaş, bu kapsamda güç dağıtım birimleri, batarya yönetim sistemleri, güç elektroniği, baskılı devre kartı tasarımı, şematik tasarımı, yazılım tasarımı ve mekanik tasarım alanlarında aktif olarak rol oynadıklarını, tüm tasarımların üretimini de kendi bünyelerinde yaptıklarını ifade etti.

Bu faaliyetleri 40’ı aşkın personelle gerçekleştirdiklerini anlatan Demirbaş, millileştirme projeleri ve ülkenin refahını yükseltecek olan ürünleri geliştirmeye çok hevesli olduklarını vurguladı.

Özellikle savunma sanayisine çalışan alt yüklenicilerde bu bilincin olması gerektiğini dile getiren Demirbaş, şöyle konuştu:

“Hepimiz vatanımız ve milletimiz için bir şeyler gerçekleştiriyoruz. Son olarak ASELSAN’dan gelen bir ürünle ilgili çalışma yaptık. Millileştirme çalışmaları kapsamında yurtdışından alınan bir ürünün yurtdışı kaynaklarının tükenmesi durumunda alternatif olarak değerlendirilmiştir. Bu ürünle ilgili tasarımlar tamamlandıktan sonra ürünün üretimi yani elektronik kart dizgisi, elektronik kart testi ve mekanik montaj kısımları üretim bölümümüzde gerçekleştirmektedir. Millileştirilmiş bir ürün olduğu için seri üretim hattının da yoğunluğu göz önünde alınarak tasarım aktiviteleri gerçekleştirilmiştir. Bu tasarım aktivitelerinde seri üretim hızımızı ayarlayabilmek ve arttırabilmek, verimimizi arttırabilmek amacıyla test sistemi oluşturarak seri üretim tarafımızı da canlandırdık ve yükselttik.”

Demirbaş, 2 prototipin ardından 8 adet teslimat tamamladıklarını, önümüzdeki aylarda bunlara 30 adet daha ekleneceğini ve 2025 yılındaki 125 adet teslimat gerçekleştireceklerini aktardı.

YENİ TEKNOLOJİLERLE DAHA GELİŞMİŞ ÇÖZÜM

Tasarım ve AR-GE Mühendisi Selim Enes Yolalan da millileştirme için Mart 2022’de birim teklifine çıkıldığını söyledi.

Bu konudaki ihtiyacın farkında olduklarını vurgulayan Yolalan, şunları kaydetti:

“Daha önce ABD menşeli firmadan alınan bir ürün. Daha sonra belirli ambargolar nedeniyle alınamamaya başlandı. Bu da yerlileştirme için büyük bir imkan sağladı bize. Gelen teklif doğrultusunda gerekli çalışmalarımızı yaptık. Daha sonra kabul aşamasına eriştik. Ön tasarımla birlikte prototip üretim için hazırlıklara başlamış olduk.

18-33 volt giriş gerilim aralığında 775 ile 1000 volt arasında bir çıkış gerilimi isteniyordu. Bu süre 42 milisaniye gibi ciddi kısa bir süre. Bu süreyi elde etmek için başlarda çok daha alışık olmadığımız komponentler kullanmaya başladık. Bu bize güç elektroniği alanındaki tecrübelerimizi kullanarak yeni tecrübeler edinmeyi sağladı. Yurt dışındaki benzer ürünleri de inceleyerek kendimize yeni özellikler, teknolojiler katmaya başardık. Daha sonrasında nominal gerilimde 26 milisaniye gibi ciddi bir süre elde ettik. Yurt dışına kıyasla yüzde 50’ye yakın daha hızlı şarj süresine ulaştık”

Geliştirdikleri çözümün ASELSAN’ın ENGEREK sisteminde kapasitör şarj güç kaynağı görevi gördüğünü anlatan Yolalan, “Lazer güdümlü mühimmatların ateşlenmesinde kullanılırken, mühimmatların hedefini bulması için sahada bir operatör tarafından komuta edilmesi gerekiyor. O lazerin ateşlenmesi için de bu güç kaynağına ihtiyaç var. 1000 volt gibi bir seviyede lazer ateşlenmesi yapılıyor. Bu belli periyotlarla hızlı şekilde yapıldığından dolayı da mühimmatın hedefine ulaşılması sağlanıyor.” dedi.

Ürün için bir yıl gibi bir tasarım aşaması yürüttüklerini anlatan Yolalan, daha sonra 6 ay kadar kalifikasyon, sıcaklık, titreşim gibi askeri standartlara yönelik testleri geçtiklerini belirtti.

DAHA YÜKSEK PERFORMANS, DAHA DÜŞÜK MALİYET

Muadil üründen çok daha küçük hacme sahip bir çözüm geliştirdiklerine işaret eden Yolalan, buna karşın halen kullanılan bir sistemde yer aldığı için hacmi küçültme yoluna gitmediklerini belirtti. Yolalan, “Mekaniğin içi ısı atımı olarak daha rahat bir seviyede olduğundan sıcaklıkla ilgili sorunlar hiç yaşanmadı. Şarj süresi olarak çok daha iyi bir seviyede olduğumuz için farklı alanlarda, değişik tasarımlarda da kullanılma imkanı mevcut. Yerlileştirdiğimiz ürünün şarj seviyesi gözü açıp kapamadan çok daha hızlı bir sürede ve yüzde 50’ye yakın daha yüksek hızda.” diye konuştu.

Millileştirmedeki önemli hedeflerden birinin yüksek katma değer elde etmek olduğunu vurgulayan Yolalan, bunun yanında ürünün ülke içinde daha uygun fiyatlara son kullanıcıya teslim edilmesinin amaçlandığını söyledi. Yolalan, yerlileştirilen ürün sayesinde yüzde 60’a yakın maliyet avantajı sağlandığını bildirdi.

Selim Enes Yolalan, bundan sonraki hedeflerine ilişkin şu bilgileri verdi:

“Bu, bir platforma özel geliştirdiğimiz bir ürün. Bunu daha iyi bir teknolojiyle raf ürünü haline getirerek farklı platformlara da entegre etmeyi hedefliyoruz. Şu an bu mekanik montajı yapılan bir ürün. Konnektör yardımı ile birlikte enerji aktarımı sağlanıyor. Bunun daha sonra modül haline getirilerek PCB tipi kart üzerine lehimlenerek de kullanımını hedeflemekteyiz. Raf ürünü olarak da ülkemize bir katkı sağlayacağını düşünüyoruz. Bu tarz millileştirmelerin her zaman ülkemizde daha aktif rol alması gerektiğini düşünüyorum. Bunun sadece ambargolarla kalmaması, halihazırda alınan muadil ürünlere yönelik benzer çalışmaların yapılmasını, böylece ülkemize yeni katma değerler katılmasını desteklemekteyiz.”

Exit mobile version