Türkiye ekonomisi için yeni adımlar geliyor!

Ekonomi Koordinasyon Kurulu (EKK), Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz liderliğinde Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde toplandı. Bu yılın 6’ncı EKK toplantısı yaklaşık 2,5 saat sürdü. Toplantı sonrasında yapılan yazılı açıklamada, Türkiye ekonomisinin yönünü belirleyen On İkinci Kalkınma Planı ve Orta Vadeli Program (OVP) eylemlerinin kararlılıkla uygulanması ve bu çerçevede olumlu sonuçların elde edildiği vurgulandı.

Geçiş Süreci Tamamlandı

Enflasyonun kalıcı olarak düşürülmesine yönelik politikalar sayesinde geçiş sürecinin tamamlandığı, Haziran ayı ile birlikte dezenflasyon sürecinin başladığı belirtildi. Bu durumun ekonomideki olumlu etkilerinin devam edeceği kaydedildi.

Cari Açık Azalırken Rezervler Artıyor

Açıklamada, cari işlemler açığının önemli ölçüde azalırken rezervlerin artmaya devam ettiği ifade edildi. Azalan risk primi sayesinde Türkiye’nin dış finansmana erişiminin arttığı ve finansman maliyetlerinin düştüğü belirtildi. Dış kaynak girişinin güçlenmesi ve Türk Lirası’na olan ilginin artmasının finansal istikrarı sağladığı ve dezenflasyon sürecine pozitif katkı sağladığı vurgulandı.

Güven Ortamı ve Uluslararası Kredi Notları

Programın oluşturduğu güven ortamı sonucunda uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının not artırımlarına devam ettiği, ayrıca ülkenin gri listeden çıkarılmasının yatırım ortamının iyileştirilmesi bakımından olumlu bir gelişme olduğu ifade edildi.

Kamuda Tasarruf ve Yeni Vergi Paketi

Son dönemde uygulamaya konulan kamuda tasarruf ve verimliliği artırmaya yönelik tedbirlerin, kayıt dışılığı azaltmaya ve vergide adaleti güçlendirmeye yönelik düzenlemeleri içeren yeni vergi paketinin mali disiplini daha da iyileştireceği kaydedildi.

Kalıcı Refah Artışı Hedefi

Programın nihai amacının sürdürülebilir ve kapsayıcı büyümeye ulaşmak, fiyat istikrarını sağlamak ve kalıcı refah artışı sağlamak olduğu belirtildi. Bu süreçte gençler ve kadınlar başta olmak üzere toplumun tüm kesimlerini kapsayan kalkınma odaklı politikalarla istihdam sağlamaya devam edileceği ifade edildi.

Yeni OVP Hazırlıkları

Toplantıda, 2024-2026 dönemini içeren OVP’de öngörülen yapısal reformlar ve 2025-2027 dönemini kapsayan OVP’nin hazırlık süreci değerlendirildi. Eylül ayında yayımlanması planlanan OVP ile temel politika önceliklerinin korunacağı, makroekonomik göstergeler ve yapısal reform gündeminin son gelişmeler çerçevesinde katılımcı bir yaklaşımla gözden geçirileceği belirtildi. İklim değişikliğinin etkilerinin değerlendirilmesi ve tarımsal üretimde sürdürülebilirlik için sulama tesislerinin enerji ihtiyacının güneş enerji santrallerinden karşılanması konusunun ele alındığı kaydedildi.

Nitelikli İstihdam İçin Yeni Adımlar

EKK’da eğitim-istihdam-üretim ilişkisinin güçlendirilmesi, işgücü piyasasının ihtiyaç duyduğu nitelikli istihdamın tespiti ve sağlanması amacıyla oluşturulan İl İstihdam ve Mesleki Eğitim Kurulları değerlendirildi. Kurulun işlevselliğinin ve etkinliğinin artırılmasına yönelik çalışmaların ele alındığı belirtildi.

Merkez Bankası faiz kararını açıkladı!

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu, politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını yüzde 50’de sabit tutma kararı aldı. Haziran ayında aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin bir zayıflama gözlemlendiği belirtildi. Ancak, Temmuz ayında aylık enflasyonun yönetilen-yönlendirilen fiyat ve vergi ayarlamaları ile işlenmemiş gıda fiyatlarındaki arz yönlü gelişmeler nedeniyle geçici olarak artacağı öngörülüyor. Bu artışa karşın, ana eğilimdeki yükselişin nispeten sınırlı kalacağı düşünülmekte.

Enflasyon Beklentileri ve Ekonomik Göstergeler

Yakın döneme ilişkin veriler, yurt içi talebin enflasyonist düzeyde olmakla birlikte yavaşladığını teyit ediyor. Hizmet enflasyonundaki yüksek seyir, enflasyon beklentileri, jeopolitik riskler ve gıda fiyatları enflasyonist baskıları canlı tutuyor. Kurul, enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarının öngörülerle uyumunu yakından izlemeye devam edecektir.

Parasal Sıkılaştırma ve Rezerv Durumu

Parasal sıkılaştırmanın krediler ve iç talep üzerindeki etkileri yakından izleniyor. Kurul, parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de dikkate alarak politika faizinin sabit tutulmasına karar verdi. Aylık enflasyonda kalıcı bir düşüş sağlanana kadar sıkı para politikası duruşu sürdürülecek. Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda ise para politikası duruşu sıkılaştırılacak.

Ek Önlemler ve Likidite Koşulları

Kredi büyümesi ve kompozisyonu göz önünde bulundurularak, makro finansal istikrarı ve parasal aktarım mekanizmasını destekleyecek ek önlemler alınmıştır. Kredi ve mevduat piyasalarında öngörülenin dışında gelişmeler olması durumunda parasal aktarım mekanizması ilave makroihtiyati adımlarla desteklenmeye devam edilecektir. Likidite koşulları yakından izlenmekte ve gerektiğinde sterilizasyon araçları etkin şekilde kullanılacaktır.

Politika Kararları ve Şeffaflık

Kurul, politika kararlarını öngörülebilir, veri odaklı ve şeffaf bir çerçevede alacaktır. Enflasyon ve enflasyonun ana eğilimine ilişkin göstergeler yakından takip edilecek ve fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda tüm araçlar kararlılıkla kullanılacaktır.

Merkez Bankası Rezervlerindeki Artış

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının resmi rezerv varlıkları 153,8 milyar dolar ile rekor kırdı. Toplam rezervler 154 milyar dolara yaklaşırken, swap hariç net rezervler 4 milyar dolar artışla 22 milyar dolara yükseldi.

Tatile gidecekler dikkat! Rezervasyondan önce kontrol etmezseniz…

Ticaret Bakanlığı, tatil rezervasyonu yapacak vatandaşları sosyal medya, kısa mesaj veya e-posta yoluyla gelen tekliflerin doğruluğunu sorgulamaları konusunda uyardı. Vatandaşların, tekliflerde yer alan tesis resimleri, kurumsal logo ve işaretlerin doğruluğunu kontrol etmeleri gerektiğini belirtti. Bakanlık, tercih edilen seyahat acentesi veya turizm tesisinin kayıtlı olup olmadığını ‘www.kulturturizm.gov.tr‘ ve ‘www.tursab.org.tr‘ adreslerinden sorgulayabileceklerini ifade etti. Sosyal medya üzerinden satın almak yerine seyahat acentelerinin resmi internet sitelerinin tercih edilmesi gerektiği vurgulandı.

Paket Turlarda Fesih Hakkı

Tüketicilerin, hayatın normal akışı içinde yaşanan sorunlar nedeniyle paket turlara katılamamaları durumunda, paket tur sözleşmesini feshetme haklarının bulunduğu belirtildi. Paket turun başlamasından en az 30 gün önce yazılı olarak bildirildiğinde, vergi gibi yasal yükümlülükler dışında paket tur bedelinin iade alınabileceği açıklandı. 30 günden az süre kala yapılan fesih bildirimlerinde ise belirli bir kesinti yapılabileceği ifade edildi. Paket tur düzenleyicisinin sözleşmenin ifa edilmemesi nedeniyle tüketicinin uğradığı zarardan sorumlu olduğu vurgulandı.

Tüketici Hakları ve Sigorta Uygulamaları

Tüketicilerin, boşa harcanan tatil zamanı için uygun bir tazminat talep edebileceği belirtildi. Ayrıca, paket tur veya otel konaklama rezervasyonunun cezai şart ödemeksizin iptaline imkan tanıyan ihtiyari sigorta uygulamalarının faydalı olduğu değerlendirildi. Bireysel tüketici uyuşmazlıklarının çözümünde, 2024 yılı için değeri 104 bin liranın altında olan uyuşmazlıklarda tüketici hakem heyetine, bu tutarın üzerindeki uyuşmazlıklarda ise tüketici mahkemesine başvurulabileceği hatırlatıldı. Tüketici mahkemelerinde dava açılmadan önce ara bulucuya başvurulması gerektiği de ifade edildi.

ABD’den dev hibe! Rakam açıklandı

ABD Çevre Koruma Ajansı (EPA), iklim kirliliğini azaltmaya yönelik projeleri desteklemek için 4,3 milyar dolarlık hibe sağlanacağını duyurdu. Bu hibeler, 30 eyalette uygulanacak olan 25 farklı projeyi kapsayacak şekilde dağıtılacak.

Projelerin odak noktaları arasında iklim kriziyle mücadele, hava kirliliğinin azaltılması, çevresel adaletin geliştirilmesi ve ABD’nin temiz enerjiye geçişinin hızlandırılması yer alıyor. EPA tarafından yapılan açıklamaya göre, fonların dağıtılması için tüm yasal ve idari gerekliliklerin yerine getirilmesi planlanıyor ve bu süreç ilerleyen aylarda tamamlanacak.

Açıklamada ayrıca, projelerin uygulanmasıyla sera gazı kirliliğinin 2050 yılına kadar 971 milyon metrik ton karbondioksit eşdeğeri azaltılmasının hedeflendiği belirtiliyor. Bu tür inisiyatiflerin, ABD’nin iklim değişikliği ile mücadeledeki taahhütlerini ve temiz enerjiye geçiş stratejilerini desteklemesi bekleniyor.

ASELSAN büyük hedefini açıkladı

ASELSAN Genel Müdürü Ahmet Akyol, 2030 yılına kadar dünya çapında savunma sanayisi alanında ilk 30 şirket arasına girmeyi hedeflediklerini belirtti. Akyol, şirketin yüksek teknoloji yeteneklerini ihracat ile buluşturma çabası içinde olduklarını vurguladı.

Farnborough Uluslararası Havacılık Fuarı’na ilk kez katılan ASELSAN, burada askeri ve sivil hava platformu sistemlerini sergiledi. Akyol, ASELSAN’ın elektronik sistemler alanında çözümler sunan ve kara ve deniz platformlarında başarılı ürünler teslim eden bir şirket olduğunu belirtti.

TÜRKİYE BÜYÜK GELİŞMELER YAŞIYOR

Son yıllarda Türkiye’nin havacılık alanında önemli gelişmeler kaydettiğini vurgulayan Akyol, ASELSAN’ın helikopterlerden uçaklara, İHA’lardan milli uydulara kadar geniş bir yelpazede elektronik sistemler sağladığını ifade etti.

Akyol, Farnborough Fuarı’nda 6 teknoloji alanında 50’den fazla ürünü sergilemeyi planladıklarını dile getirerek, aviyonik sistemlerden elektronik harp çözümlerine, elektro-optik kameralardan radar sistemlerine kadar çeşitli ürünlerinin sektördeki önemine değindi.

BÜYÜMEYE ODAKLANDIK

ASELSAN’ın yüksek teknoloji üretimiyle Türkiye’ye stratejik ve ekonomik katkı sağladığını belirten Akyol, şirketin uluslararası işbirliklerini artırdığını ve ihracatla birlikte büyümeye odaklandıklarını ifade etti. Akyol, ASELSAN’ın bugün itibarıyla 2,5 milyar dolarlık yıllık gelirle dünyanın 47. büyük savunma sanayi şirketi olduğunu ve 2030 hedeflerine ulaşmak için çeşitli stratejik adımlar attıklarını belirtti.

Şirketin faaliyetlerinin odak noktasında nitelikli insan kaynağının bulunduğunu vurgulayan Akyol, ASELSAN’ın genç ve dinamik çalışan kadrosuyla geleceğe yatırım yaptığını, ayrıca üniversite öğrencilerine staj ve eğitim imkanları sunduklarını açıkladı.

Trump kazanırsa borsadaki o 3 sektör…

Wall Street’in Trump’ı desteklediği yönündeki yaygın anlatıya karşın, istatistikler tam tersini gösteriyor. Borsa yazarı Mark Hulbert’e göre, Trump’ın zaferi durumunda en çok üç sektör etkilenecek.

ABD borsalarının önemli endeksi S&P 500, Trump’ın ABD başkanlık seçimlerini kazanma olasılığının artmasıyla birlikte düşüş yaşadı. Tersine, Trump’ın kazanma ihtimali azaldıkça endeks yükseliş gösterdi.

18 AY İÇİNDEKİ TRUMP’IN ŞANSININ ARTMASI…

MarketWatch yazarı Mark Hulbert’e göre, bu borsa eğilimi, ABD’deki siyasi atmosferin anlaşılmasında önemli bir gösterge. Yatırımcılar genellikle portföylerini tarafsız veri analizleri yerine günlük politik gelişmelerden etkilenerek yönetiyorlar.

Hulbert’ın araştırmasına göre, son 18 ay içinde Trump’ın seçim şansının artması, S&P 500 Endeksi’nde ortalama olarak 10 baz puanlık bir düşüşe yol açtı, yani yıllık bazda %5’lik bir azalmaya denk geliyor.

Diğer yandan, Trump’ın kazanma olasılığının azaldığı dönemlerde ise S&P 500 Endeksi ortalama olarak 72 baz puan veya yıllık %45,4 oranında yükseldi.

Hulbert, PredictIt.org verileriyle S&P 500’ün haftalık değişimlerini karşılaştırarak bu sonuçlara ulaştığını belirtiyor.

BU VERİLERE DİKKAT

Hulbert’a göre yatırımcılar bu verileri yorumlarken dikkatli olmalı çünkü:

1. İstatistikçiler genellikle bir modelin doğruluğunu %95 güven seviyesinde değerlendirirler, ancak bu verilerde bu seviyeye ulaşılamıyor. Yine de, %92 gibi önemli bir güven seviyesine ulaşıldığı vurgulanıyor.

2. Korelasyon, doğrudan nedensellik anlamına gelmez. Trump’ın seçim şansının artmasıyla borsanın düşmesine başka faktörler de etkili olabilir. Örneğin, borsalar genellikle belirsizlikten hoşlanmaz ve Trump’ın başkanlığı ekonomik ve parasal belirsizliği artırabilir. Ancak bu, Wall Street’in Biden’ın ekonomi ve para politikalarına karşı olduğu anlamına gelmez.

Hulbert’ın analizine göre, Trump’ın kazanma olasılığı arttıkça endekste düşüş olasılığı yüksek olan üç sektör öne çıkıyor: finans, sanayi ve ham madde. Ancak Hulbert, bu istatistiksel verilere dayanarak Trump’ın politikalarının piyasalar üzerindeki etkilerine ilişkin doğrudan bir yorum yapmaktan kaçınıyor.

Altının kilogram fiyatı 2 milyon 585 bin liraya çıktı

Bugün Borsa İstanbul Kıymetli Madenler ve Kıymetli Taşlar Piyasası’nda (KMKTP), standart altının kilogram fiyatı 2 milyon 585 bin liraya yükseldi. Altın fiyatları gün içinde en düşük 2 milyon 567 bin lira, en yüksek ise 2 milyon 585 bin lira seviyelerini gördü. Gün sonunda ise standart altının kilogram fiyatı önceki güne göre %2,2 artışla 2 milyon 585 bin lira olarak belirlendi. Dünkü kapanış fiyatı ise 2 milyon 529 bin lira idi.

KMKTP’de altın işlem hacmi 1 milyar 998 milyon 331 bin 604,59 lira olurken, işlem miktarı 779,085 kilogram olarak kaydedildi. Tüm metallerde ise işlem hacmi toplamda 2 milyar 136 milyon 283 bin 42,64 lira olarak gerçekleşti.

Bugün altın borsasında en fazla işlem yapan kurumlar arasında Çakmakçı Kıymetli Madenler, Vakıf Katılım Bankası, Ahlatcı Döviz ve Kıymetli Madenler, Say Kıymetli Madenler ile Turan Kıymetli Madenler yer aldı.

Fitch duyurdu! Türkiye o ülkelerde büyüyecek

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) bankalarının, Türkiye, Mısır ve Hindistan gibi önemli pazarlarda varlıklarını artırmaya yönelik güçlü bir istek gösterdiğini açıkladı.

TÜRKİYE KARARLI

Fitch’in yaptığı açıklamada, KİK bankalarının kendi iç pazarlarına kıyasla daha iyi büyüme fırsatları buldukları Türkiye, Mısır ve Hindistan gibi büyük bölgesel pazarlarda varlık büyütme konusunda kararlı oldukları belirtildi. Bu bankaların, özellikle iyileşen ekonomik koşullar ve büyüme potansiyeli nedeniyle bu ülkelerde banka satın almayı düşündükleri vurgulandı.

Açıklamada ayrıca, KİK bankalarının dış büyüme stratejisinin, iş modellerini çeşitlendirme ve karlılığı artırma amacı taşıdığı ifade edildi. Türkiye, Mısır ve Hindistan’ın, KİK bankaları için kendi iç pazarlarından daha büyük potansiyele sahip olduğu ve bu ülkelerdeki varlıkların büyümenin ana odağı olduğu belirtildi.

Son olarak, Birleşik Arap Emirlikleri bankalarının özellikle Hindistan ile güçlü ve artan finansal ve ticari ilişkileri bulunduğu ve Hindistan’a ilgilerinin giderek arttığına dikkat çekildi.

Bakan kritik veriyi açıkladı: 64,5 milyar dolardan 144 milyon dolara düştü

Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, sosyal medya hesabından Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) yurt içi bankalarla yaptığı swap stokunun azaldığını duyurdu.

Bakan Şimşek’e göre, bu stok 2023 yılında 64,5 milyar dolar seviyesindeyken şu anda 144 milyon dolara gerilemiş durumda. Şimşek açıklamasında, “Uyguladığımız programın kararlılığı sayesinde riskler azalıyor ve finansal piyasalarda normalleşme süreci devam ediyor. TCMB’nin yaptığı swap stokunun bu denli düşmesi, parasal aktarım mekanizmasını güçlendirerek dezenflasyon sürecine önemli katkı sağlayacak.” ifadelerine yer verdi.

İş Bankası Genel Müdürü Aran ‘sorunlu alan’ diyerek işaret etti: ‘2 trilyonluk hava yastığı’

İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran uygulanan ekonomik programın öngördüğü doğrultuda gittiğini, şu anda vatandaşın da frene bastığını belirterek önümüzdeki dönem için zam planı yapanları uyardı. Aran “Doğru fiyatlama yapamayan elenir, kanaat eden ayakta kalır” dedi.

Malatya’da basınla sohbet toplantısı düzenleyen Hakan Aran temmuz ayında ekonomide soğumanın başladığını belirterek “1-15 Temmuz arasında kart kullanımındaki veriler bunu gösteriyor. Ticari ve bireysel kredi kullanımında da ocak ayının bile altına inen bir kullanım var. Bunlar, temmuz ayında vatandaşın frene bastığını gösteriyor” ifadelerini kullandı.

KEMER SIKILIYOR

Hakan Aran şunları söyledi:

Temmuz, ağustos, eylül ayı enflasyon rakamları muhtemelen bunu teyit edecek. Hep beraber göreceğiz. Artık baz etkisine ilave olarak aylık bazda da enflasyonun düştüğünü göreceğiz. Mevsimsellik konusu bunu etkilemeyecek, enflasyon yıl sonu 38-42 arasında bitecek. Merkez Bankası da ekimden itibaren faizi yüzde 50’den 45’e çekecek. Sene sonu için yüzde 45 faiz makul olur. 2025’te ise faiz 20 puan daha iner. Enflasyon da 2025’i 14-21 bandında bitirir.”

NAKİT AKIŞINA DİKKAT

Hakan Aran ekonomideki soğumanın ve kemer sıkmanın izdüşümü olacağını belirterek önümüzdeki döneme ilişkin de şu ipuçlarını verdi:

“Krediye erişimin pahalı olduğu, krediye erişimin değil kredi kullanmama tercihinin olduğu ortamda nakit akışını yönetemeyen, doğru fiyatlamayı yapamayan, yanlış fiyatlamayla pazar dışında kalanların, talep az olduğu için çabuk eleneceği, malını satamayacağı, o yüzden de nakit akışını döndüremeyeceği bir eylül-aralık ayı yaşayacağız. Eylül-aralık ayı ticaret dönsün, eve ekmek girsin, ‘bu konuda ben işimi devam ettireyim’ anlayışıyla kanaatkâr fiyatlama yapanların işini döndüreceği; ama ‘enflasyon bu kadar, benim bu malı yerine koyma rakamım bu, malımın fiyatı budur’ diyenlerin oyun dışı kalacağı bir dönem olabilir. ‘Ben tüm maliyetlerimi bu fiyatlamadan çıkartacağım’ diyenlerin ise malına talep olmayacağı için, onların nakit akışı konusunda muhtemelen problem yaşayacakları bir son çeyrek göreceğiz.”

VATANDAŞA 2 TRİLYONLUK HAVA YASTIĞI

İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran şöyle konuştu:

“Önceki paketin iki kaybedeni var. Birisi Hazine diğeri dar gelirli vatandaş. Devlet kaybını vergiyle çıkartıyor, vatandaş da borcunu ödeyemiyor. Ödenmeyen borçlar çok ciddi bir şekilde artış göstermeye başladı. Bir kredi kartının ortalama borcu 20-25 bin lira aralığına geldi. Bireysel kart borcu 1.5 trilyon lira. 500 milyar da ticari kart borcu var. Toplam kart borcu 2 trilyon lira. Devlet vergiyle kendini korurken, vatandaş da bu 2 trilyonluk hava yastığını kullanacak diye düşünüyorum. Bizim sorun olarak gördüğümüz alan burası.”

PANDEMİDEN ÇIKIŞ 2027

Hakan Aran “2025 sonuna kadar sıkıntılar devam eder, 2026’da sıkıntılar son bulur, 2027 yılına geçerken Türkiye’de pandemiden çıkmış gibi oluruz. Ama bu resim bozulur, film koparsa 80-90’lı yıllardaki gibi yine üç haneli enflasyonu yaşarız. Bu politikanın arkasında duramazsak, bu politikada sabır gösteremezsek, çok yüksek bir enflasyon kalıcı hale gelir, paranız değer kaybeder. İnşallah bu sefer üstesinden geliriz” dedi.

İHRACATÇI GEÇMİŞTE ALDIĞI UCUZ KREDİYLE NE YAPTI?

Hakan Aran düşük kurdan şikayet eden ihracatçılarla ilgili bir soru üzerine şunları söyledi:

“Eğri oturup doğru konuşmak gerekiyor. Merkez Bankası kasasını doldurana kadar, yani döviz rezervlerini artırana kadar ve enflasyon ‘lu seviyelere gelene kadar bir denge noktası oluşmayacağı için ne ihracatçının ne üreticinin rahat yüzü görmeyeceği düşüncesindeyim. Onlar sıkıntı yaşamaya, kurdan şikâyet etmeye, ‘ben artık üretemiyorum, ihraç edemiyorum, maliyetim daha fazla’ deyip ‘sattığımdan zarar ediyorum’ şikâyetine maalesef devam edecek. Geçmişte ihracatçı çok kazandı. Yanlış politika sonucu TL ucuz bir şekilde ihracatçıya, üreticiye, uzun vadelerle % 8.5’ten verildi. Bu kaynakları aldılar. Sorun şu: Bu kaynakları alıp ne yaptılar? Bu kaynaklarla kendilerinin daha verimli ve daha rekabetçi olmaları için yatırım yapmadılar. O dönemde yatırımları genelde kapasite artırmak için kullandılar. Üstüne enerji ve işçilik maliyeti eklenince şimdi karsız hale geldiler. Biz şu anda öyle bir tabloya geldik ki çok yüksek bir kapasite var elimizde ama kharlı değil. Bence şu anda en büyük problemimiz bu. Çözüm olmadığı için maalesef 2025 sonuna kadar sıkıntılı… Biz de finans kesimi olarak sağlıklı kredi kullandıramazsak aynı şekilde bu tablodan nasibimizi alacağız.”

Kaynak: Akşam gazetesi

Exit mobile version